Hayatla aramızdaki soğuk savaş bitsin artık.
Ne zaman vazgeçtik yaşamakla el sıkışmaktan? Peki, bu ateşkesi kim başlatacak? Hayat mı ilk adımı atmalı yoksa biz mi beyaz bayrak sallamalıyız? Hülyalıca bakış açısıyla konunun içine hızlı bir giriş yapalım hep birlikte.
Kimbilir kaç kahkahamızın altına alt yazı olarak şu geçmiştir. Bu içerik bol miktarda bastırılmış hüzün içerebilir.
Dışarıdan güllük gülistanlık görünsek de içeriye giriş çıkışlarımız kontrollü. Çünkü içimiz matem bölgesi.
Şifreli geçiş parolamız da İyiyim.
Bazı yaralar vardır ya hani kabuk bile bağlamamış. Herkes görmesin diye üstünü espriyle kapatmışız.
Ağlamak bile izin alınması gereken bir şey sanıyoruz. “Nasılsın?”sorusuna cümle değil GIF gibi bir gülümseme koyup geçiyoruz. Hadi dürüst olalım
Griye fazla mı alıştık ne?
Maşallah grinin tonlarını da ezbere sayar hale geldik. Bu kırılganlık grisi mi yoksa yalnızlık grisi mi? Gökkuşağımızı daha fazla küstürmeden çağıralım geri. Çünkü neymiş?
Ruhunuzu renksiz bırakmak kendimize yapılabilecek en estetik ihanettir.
Söylenmeyen sözler, gidilmeyen yollar, sürekli ertelenen günler. O günler var ya hâlâ takvime yazılmadı. Google Calendar bile umudu kesti bizden. Ama artık biz yazalım. Çünkü hayat yarın için senet imzalamıyor ki. Ruhumuz tam bir sırt çantası modunda sanki
Her şey birikmiş içinde. Olsun ara sıra yere bırakabiliriz.
Hatta yanına bir tabela asıp şunu da diyebiliriz. Bu alanda ağlarken gülümsemek serbesttir diye. Belli mi olur belki gözyaşlarımızla suladığımız toprakta çiçek bile açabilir.
Yaşamak güzel şey
Özellikle kendimiz olmayı becerebildiğimizde. Filtreleri silip, maskeleri çıkarıp, sahneden kulise geçip Ben aslında böyleyim dediğimizde. Yalpalaya yalpalaya yürüsek de olur. Ama kendimizle dalga geçebiliyorsak işte o zaman büyümüşüz demektir. İçimizdeki afacan umutları hatırlayalım her daim. Hani zamanında susturduğumuz sonra sırası değil deyip içeri gönderdiğimiz o ses. İşte onu yeniden çağıralım. O ses sizin içimizde ki mucizeyi fısıldasın
Unutmayalım. En sessiz vazgeçişlerin ardından en gür başlangıçlar gelir. Çünkü ben vazgeçmiyorum diyen insanlar sadece ayakta kalmaz etrafına da ışık tutar. Artık bi kendimize gelelim. Zaten başka kime gideceğiz? Hayat bize göz kırpmıyorsa biz ona göz süzelim. Flört edelim yaşamakla. Hayat trip atıyorsa biz de ona kahve ısmarlayalım. Bakarsınız barışırız. Sonuçta dünya bir sahne. En güzel sahneler de ansızın çekilir. Biz ışığımızı unutmazsak hayat kamera der ve başlar. En güzel hikâyeler de kalbi acıyan ama umudu bırakmayanlardan çıkar.