Değerli okurlarım ciddi ciddi sizlere soruyorum.

Göz kamaştıran bir yalan mı daha tehlikeli yoksa suratımıza tokat gibi çarpan bir gerçek mi? Hadi dürüst olalım. Bazen hepimiz yalan olsun ama pembe olsun diyoruz değil mi? Hayat, insanların bize taktığı maskelerden ibaret değil ki. Asıl hikâye o maskeler düşünce başlıyor. İnanın bana o anın sesi de pat diye yere düşen porselen tabak misali.

Sahte bir gülüş, her zaman hakikatin soğuk duş etkisinden daha az acıtır.

Çünkü maskenin ardında gözler titremez, dudaklar bocalamaz, kırgınlıklar tüm çıplaklığıyla görünmez. O maske, her şey yolunda pozu veren aldatmaca bir fotoğraftır. Nedense biz de o fotoğrafı çerçeveletip salonun baş köşesine asarız. Yetmez, önünden geçerken ah ne güzel hayat diye kendimize bir de beğeni atarız. Pek çoğumuz öyle yapıyoruz. Hiç boşuna inkâr etmeyelim.

İlk tanışmalar bir tiyatro galasına benzer. Replikler ezberlenmiş, kostümler kırmızı halıdan fırlamış, jestler, mimikler öyle abartılıdır ki. Karşımızdaki öyle kibar, öyle anlayışlıdır ki Tamam! deriz. Kısmetim ayağıma geldi. Sonra bir gün o pırıltılı ışıklar söner, sahne kararır. Herkes kendi yüzüyle baş başa kalır. İşte o an seyir biter, oyun başlar. Kulise bakarız ki

nazik dediğiniz kişi yalnızca kendi menüsünü sipariş etmiş. Yardımsever sandığımız, kendi yatırım fonunu büyütmüş. O hiç bozulmayan gülümsememiz, yüz kaslarımızın gerçeği sakla acil durum planıymış.

Peki biz ne yapıyoruz?

Evet yine maskeyi tercih ediyoruz. Çünkü gerçeğin soğuk rüzgârı sert eser her zaman. Bu da işimize gelmez. Masalın yalanıysa ışık ılık üfler yüzümüze. O maskeli suratları seyretmeye devam ediyoruz

Hayat hep aynı soruyu fısıldar. Gerçeği bilerek mi yaşayacağız yoksa masala inanarak mı? Gerçek yüzünü gösteren insana kızmak kolaydır. Ama teşekkür etmek zordur. İşte asıl ustalık oradadır. Çünkü o kişi, bize artık kimin sahnesinde figüran olmamamız gerektiğini ve artık neye güvenmememiz gerektiğini öğretmiştir. Ya o yüzle yaşamayı kabul ederiz. Ya da kendi sahnemizden çıkışı gösteririz. Göz alıcı bir sahte gülüştense, köşesi kırık bir gerçeği taşımak daha insancadır. Hazırlıksız yakalanmak istemiyorsak şimdiden maskelere alışalım mı?