Umut var ya umut kimi zaman bütün bir hayatı sırtımızda taşıdığımız ömürlük bir yük misali.
Öyle ağır ki bir yandan sırtımıza alıp yürütür. Kimi zaman da öyle hafiftir ki cebimizde taşırız da fark etmeyiz. Ben buradayım diye bir de naz yapar. Tarifi çok kolay: İyi bir şey olacak hissi. Peki ya yaşaması?
Orası işte muamma. Dikenli telden ip üzerinde yürümek gibi. Düşsek canımız yanar, yürüsek de ayaklarımız. Ama biz yine de yürürüz. Çünkü düşmekten korksak da, düşlemeyi bırakamayız.
Umut, kendimizi kandırmanın en tatlı yoludur bazen de hayata tutunmamızın tek sebebi.
Bizi hayatta tutar ama bazen de ayakta süründürür.
Bir bakmışız ki bir gün olacak diye diye yıllarımızı vermişiz. O gün gelmediğinde de tek kazancımızın hâlâ beklemek olduğunu farketmişiz.
Biz umutla garip bir aşk-nefret ilişkisi içindeyiz nedense. Adeta saklambaç misali.
En lazım olduğu zaman ortalarda görünmez. Ama en olmadık zamanda, beni unuttun mu? der gibi çıkar karşımıza. İşin ironisi de onu en çok elimizden her şey alındığında hatırlarız. Elimizde her şey varken aklımıza bile gelmez. Belki de umut, eksikliğin diğer adıdır.
Bitti dediğimiz anda bile İçimizde ki o inatçı ses fısıldar. Dur! daha denemedin. İşte o ses var ya hayatımızın en arsız mucizesidir. Bir çocuğun anne, merak etme deyişi kadar güven verir. Bazen de ısrarcı bir arkadaş gibi, Haydi kalk! bir daha dene diye omzumuza dokunur. Ve bazen de sen yaparsın! diye havaya sokan o abartılı motivasyon koçudur. Hani hiçbir şey yapmasak bile yapacakmışız gibi hissettirir. Ne olursa olsun onun gelişi hep içimize su serper.
O zaman umut ne işe yarar?
Koca gökyüzünü getirmez elbette ki. Ama cebinden minicik bir yıldız çıkarır.
Bütün karanlığı bitirmese de Bak, yol orada diyerek rehberlik eder. Biz de o minik ışığın peşinden yürürüz. Sonra arkamıza dönüp bakarız ki aslında mucize o yıldızda değilmiş.
Mucize, o yıldızın peşinden gitmeye cesaret eden bizdeymiş. İşin komiği de
umut hep aynı cümleyle başlar. Olur mu acaba?
Hayatımızın en güzel anları da genelde aynı cümleyle biter. İyi ki denemişim. Seçimlerimiz, aslında umutlarımızın ilan panosudur. Ne istiyorsak oraya yürürüz. Tam da bu yüzden, bugün ne olursa olsun geleceğe umutla bakalım. Belki hayatımız istediğimiz gibi gitmeyebilir. Umutla giden bir yol, bizi istediğimiz yere götürmese bile çok güzel manzaralar gösterebilir. Hatta belki de o manzara mutluluğun ta kendisidir. Siz hâlâ umut mu ediyorsunuz yoksa umut sizi varılmayacak bir yola mı sürüklüyor?