Reklamı Geç
etenfes
etenfes
Afyonkarahisar
DOLAR32.34
EURO34.879
ALTIN2393.5
Türker Göksel

Türker Göksel

Mail: [email protected]

KALDIRIMLAR YA DA USTA - ÇIRAK İLİŞKİSİ ÜZERİNE

 

Eskiden göreve başlayan belediye başkanlarının ilk işi -özellikle taşrada- şehrin kaldırımlarını değiştirmek olurdu. Bu türden davranışlar kamuoyunca o kadar eleştiriliyordu ki, yaşananların mizahi haberlere konu olduğunu dâhi hatırlıyorum.

Bütün bu olup bitende güya tamamlandıktan sonra bozulan, başarısız işçilik sonrası yetersiz kalan kaldırımların yol açtığı problemlerin etkisi büyüktü şüphesiz. Diğer şehirlerde son durum nedir bilemiyorum ama baştan savma, uluslar arası standartlardan uzak ve estetikten nasipsiz kaldırımların hafızamdaki yeri maalesef hâlâ çok taze.

Bir toplum kaldırım taşı döşemekte problem yaşarsa o toplumdan büyük projeleri hayata geçirmesini beklemek hayalcilik olur. Bu problemin arka planında toplumu meydana getiren bireylerin iş yapma becerisindeki eksiklik kadar ciddiyetsizliği ve meslek ahlâkı kurallarından yoksunluğu da bulabilirsiniz.

Bu konuyla ilgili yukarıda zikrettiğim düşüncelerimi paylaştığım sözüne itibar ettiğim bir büyüğüm:

  • “Ülkede kaldırım taşı döşeyen insanlarımızın eğitim seviyesi mâlum. Bence olayı abartıyorsun” demişti.

Bu tespit sonrasında ülkenin insanına her ne iş yaparsa yapsın, en önemli işin meşgul olduğu iş olduğunu ve o işi mümkün olan en verimli şekilde yapması gerektiğinin anlatılmasının önemine vurguda bulunmuştum.

Hulâsa-i kelâm bir toplum uzaya uydu gönderirken gösterdiği özen ve beceriyi şehirlerine kaldırım taşı döşerken de göstermelidir. İş dönüp dolaşıp insanlarımızı yetiştirmemizde düğümleniyor. Hiçbir yanlışlık kendiliğinden ortadan kalkmaz. Bilinçli bir çaba gerektirir. İşte bu yazı çeyrek yüz yıldır çabalayan bir akademisyenin bilinçli ve ısrarlı seslenişidir. Böyle anlaşılmalıdır.

 “Çıraklığını yapmadığın bir işin ustalığına soyunmayacaksın” sözünü çok severim. Keşke formel ya da informel eğitim çabalarımızda bu sözü kendimize her platformda düstur edinebilsek. Bana öyle geliyor ki insanlarımızı olmadıkları bir şey olduklarına ikna ederek aslında olabilecekleri şeye dönüşmekten alı koyuyoruz ve bu güzel ülkenin güzel insanlarına yazık ediyoruz. İşte ispatı:

Eski THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu Dubai’den Singapur havayollarıyla dönerken yanındaki koltukta yolculuk yapan Uzakdoğu’da otel sahibi olan kişi Singapur Havayolunda görev yapan hosteslerin verdiği hizmetleri THY’deki hosteslerin veremeyeceğini savunur. Neden olarak da “bu hostesler Bangok’un arka mahallelerinden seçilirler. Bir hata yaparlarsa nereye döneceklerini bilirler. Sizinkiler ise zengin aile çocukları. Babalarına su getirmeyen insanlar bu işi içten bir şekilde yapamazlar” tespitinde bulunur. İşte çıraklığın öneminden bahsederken tam da bu konuya vurguda bulunmak istiyorum.

Çıraklarımız her anlamda ışık saçmalıdır. Bu bağlamda rahmetli babamın esnaf dükkânında yaşadığım hadiseyi paylaşayım: O zamanlar esnaflar öğlen yemeklerini bir tencereden birlikte yerlerdi. Aynı kazana kaşık sallarlardı. Usta, kalfalar ve çıraklar tencerenin etrafında halka oluştururlar ve sofradaki bereketi birlikte paylaşırlardı. İlk olarak çorba getirilirdi sofraya. Çorbanın bitmesine yakın usta sofradaki en küçük çırağa seslenirdi:

  • Tencereyi sünnetle oğlum.

Ahilik kültüründen gelen inanç uyarınca israf haramdır. Bundan dolayı tencerede bir kaşıklık dâhi olsa yemek kalmamalıdır. Çırak, çorbayı sünnetlerken sofraya pilav üstü kavurma gelir. Zavallı çırak eli çorbada gözü pilav üstü kavurmada dayanamaz, seslenir:

  • Usta; ben burada sünneti ihya ederken orada farzı kaçırıyorum.

İşte çıraklarımızda aradığımız zihin açıklığı, üslup ve hazır cevaplılık budur. Bu seslenişin arka planında ferasetli insanların fark edebilecekleri bir terbiye de mevcuttur.

Peki ya ustalar? Onlar baş tacımız. Olmazsa olmazlarımızdır.

Esnaf ve sanatkârın piri Ahi Evran Hazretleri, Malatya’da bir adamın su kuyusu yaptığını görür. Adama kuyuyu nasıl yaptığını sorar. Adam, bir ustaya danışmadan, kendi kafasına göre yaptığını söyleyince, kuyuyu kapatmasını söyler ve uyarır:

  • Ustasız yapılan kuyu, insana ya mezar olur ya zehir.

Ustalar, bize yol ve yordam öğretir.

Ne diyelim; ustada kalırsa bu öksüz yapı / Onu sürdürmeyen çırak utansın!

 

 

Makale Yorumları

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar