Depresyon çocukluk yaşantısındaki eksiklikleri çözmek için ötekine (bakım verene) ait hislerin aktarılarak çocuk bedene yoğun bir duyguyla geri getirilmesidir. İnsanın kime ait olduğunu bilmediği; ancak kendine yonttuğu suçluluk duygusuyla başedemeyerek buna karşı verdiği savaşı kaybetmesi, zoraki üstünü örttüğü karanlığın (ebeveynin yıkıcı duyguları) bu savaşı kazanması durumudur.
Öyleyse bakım verenin duyguları çocuğun çeyizidir. Bir çocuğu karanlığa iten de aydınlığa çıkaran da bakım verenin farkında olduğu ya da olmadığı fanatik duygularıdır. Otantik varoluşunu kazanamamış, kendi olmayı henüz becerememiş küçük, ona verilen duyguları ruhuna geçirir. Çünkü çocuğun gözünde anne-baba, sözünden çıkılmaz bir tanrı gibidir. Sevilmeyen çocuk kendini sevmeyecek ilişkilere mecbur eder, aşağılanan, şiddet gören, kaygılı büyütülen çocuk büyüdüğünde aynı örüntüyü devam ettirecek eşler bulur. Bu durum adeta içten içe hissedilen suçluluk duygusunun tekrar yaşanması için kurulmuş sahte bir oyun sahnesi gibidir.
Uçmak için kanatların olduğunu unuttuğunda ellerine tutuşturulan bir balonun seni hayatta tutan yegane şey olduğuna inanırsın ve balonu eline tuttuşturan şeye ölesiye bağlı kalmayı istersin. Uçmak için kanatların varken bir anda en büyük korkun bu balonun seni taşıyamayacağıyla ilgili kuruntular olur. Balon kendilik hakkındaki yıkıcı ve zehirli düşünceler, kanatlar ise insanın uçsuz bucaksız özgür düşünce gücünü sembolize eder.
İnsan celladını sevebilir mi, "EVET". Yaşamsal bir araç olarak atfedilen fetişler (uğurlu sayılan şey) aslında insanın zihnine bağladığı taşlardır. Bunu fark ettiğinde seni uçurmak yerine dibe çeken şeyin zihnindeki engeller olduğunu anlarsın. Balon görünümlü taşlardan kurtulmak demek, bilinç dışında süperegonun mecbur ettiği suçluluktan kurtulmaktır aslında. Suç yoksa ceza da yoktur kısaca.
Depresyon gibi ruhsal bozukluklar söz konusu olduğunda ilaçlı tedaviye hekimlerin insiyatifinde gerek duyulabilse de çok daha önemli bir şey varsa o da yaşam standardının ele alınması, depresyona yol açan köken sorunun birlikte keşfedilmesidir. Terapi yolculuğunda danışanın iyileşmeye olan inancının terapist tarafından desteklenmesi, empatiyle yoğrulan ilişkide danışanın sorumluluk alması değişimi sağlayacaktır.
Psikoterapi ile kazanılan farkındalık iyileşme yolundaki en zor ve en büyük adımdır. Kalanı iyileşmeye karar vermiş biri için peşi sıra geliverir. O fişeği ateşlediğinde bir kere geri dönüş mümkün değildir, Zihinsel özgürlük, ciğerlerine dolan temiz bir nefes gibi başlarda acı verse de, yeni bir hayata doğma heyecanını da içinde barındırır.