Bir kültürü taşır, bir geleneği korurlar. Her çağın sesi, bir dönemin nağmesidirler. Son zamanlarda şarkılar hızla tüketilirken, aceleyle söylenirken, kelimeler anlamını yitirmekteyken biz hâlâ o eski nağmeleri duyunca içimizde bir şey kıpırdar. Çünkü bizim musikimiz gönül dilidir. Her notasında sabır, her sözünde zarafet, her sessizliğinde edep vardır

Her şarkı bir özlem, her şarkı bir dua, her şarkı tebessümdür. Zarafetin son taşıyıcıları, amatör koroların o vefalı kuşağı kıymetlidirler. Ne varsa, da gerçekten bu kuşakta vardır. Çünkü onlar sadece şarkı ezberlemezler. Bir kültürün kalp atışını içlerine nakşederler. O yüzden de Onlara gözümüz gibi bakalım. Çünkü bir gün bu kuşak bittiğinde, sessizliğin sesi bile eskisi kadar güzel olmayacak.

Bu kuşak amatör denilen, çoğu da yıllarca hiçbir alkış beklemeden, kültür merkezlerinin, prova salonlarında sahnelerin loş ışığında, ellerinde nota defterleriyle, aynı heyecanla, aynı bağlılıkla şarkılar söyleyen özel bir kuşak. Kimi çocuklarını büyütmüş, kimi hayatın yükünü sırtlamış ama hiçbir zaman müziği bırakmamış. Bir ülkenin sesi, önce amatör ruhta yaşar. Bugün onların yerini doldurmak hiç de kolay değildir.

Peki onlar gittiğinde ne olacak? Kim alacak o mikrofonu?

Kim bu nağmeleri yarına taşıyacak? Yeni nesil hızlı, zeki, teknolojik. Duygunun sabrını bilmiyor. Oysa bu müzik sabırla demlenir. Yeni nesil ekranın karşısında, bir şarkının sadece 15 saniyesini dinliyor. Bizimse bir şarkıyı 15 yıl taşıyan gönlümüz var. Peki bu iki farklı dünyanın arasında köprü kim olacak? İşte burada görev bize düşüyor.

O köprüyü biz kuracağız.

Yeni nesle bu müziği öğreteceğiz ama eskiyi değil, özümüzü anlatacağız.

Yeni nesle müziği zorla değil duyguyla sevdirebiliriz.

Onlara makamı değil, hissin inceliğini anlatabiliriz.

Bir çocuk Hicaz nedir? diye sorduğunda, içinde biraz özlem, biraz aşk, biraz da vefa vardır diyebilmeliyiz. Bu kadim müziğin sadece kulakla değil, kalple dinlendiğini yaşatarak anlatabiliriz. Kimi zaman bir koro provasında, kimi zaman bir YouTube yayında, kimi zaman da bir sahnede. Ama mutlaka içten, mutlaka samimiyetle. Çünkü bu müzik yalnızca geçmişin hatırası değil, geleceğin vicdanıdır. O zaman o çocuk, ezberlemek için değil, anlamak için dinler.

Anladığında da işte o an, Türk Sanat Müziği yeniden doğar. Amatör korolar bu yeniden doğuşun kalbidir.

İşte o yüzden amatör korolar, bu ülkenin en sessiz ama en güçlü müzik devrimidir. Bir gün bu kuşağın sesi sustuğunda, geriye ne kalacak biliyor musunuz? Bir sahne, bir nota, bir hatıra. Ama eğer biz bugünden bir çocuğun kalbine o nağmeyi işleyebilirsek, o çocuk yarın Kimseye Etmem Şikayet'i yalnız bir şarkı olarak değil, bir duygunun mirası olarak söyleyecektir.

Ne varsa bu kuşakta var gerçekten. O zarafette, o sadelikte, o gönül terbiyesinde var. Onlar bizim hafızamız, sesimizin vicdanı. Bir koro sadece notalardan, şarkılardan oluşmaz ki. İnsanlardan oluşur. O insanlar da gittiğinde, geriye sadece sessiz bir sahne kalır. Ama biz o sahneyi boş bırakmazsak,

o nağmeler hep yeniden yankılanır. O yüzden onlara sadece teşekkür etmek bile yetmez. Onlardan öğrenmeli, onları yaşatmalı, onların sesini gençlere taşımalıyız. Eğer biz onlara gözümüz gibi bakarsak, onlar da bu müziğe gözümüz gibi bakan bir gelecek bırakırlar.

Afyon’da bazı bölgelerde zemin kaynaklı deprem riski çok yüksek!
Afyon’da bazı bölgelerde zemin kaynaklı deprem riski çok yüksek!
İçeriği Görüntüle

O zaman Türk Sanat Müziği ölmez. Sadece makam değiştirir. Bir kuşaktan diğerine, kalpten kalbe geçer. Eğer biz bu gönüllü ruhu koruyamazsak, bir gün Türk Musikisi geçmişte yankılanan bir anı olur.

Ama eğer sahip çıkarsak o zaman bu topraklar, her köşesinde bir amatör koroyla nefes almaya devam eder. Onlar bu ülkenin medeniyetine, sesine, kültürüne tutulan aynadır. O aynada da hepimizin sesi var.

Gelin bu sesi hep birlikte yaşatalım. Şarkılar eksilmesin. Gönüller küsmesin ve küstürülmesin. Unutmayalım ki amatör müzik gönüllüleri kalpten geleni söylerler.

işte o yüzden de en güzel ses hâlâ onların sesidir.