Afyonkarahisar Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Psikolojik Danışman ve Uzman Aile Danışmanı Sevda Doğan medya03.com’da Rasime Fedakar’ın hazırlayıp sunduğu ‘Sözün Özü’ programının konuğu oldu.

HAYATIMIZDAKİ BAZI İNSANLAR BİZİM KİM OLDUĞUMUZU ŞEKİLLENDİRİRLER

Sürdürülebilir sağlıklı yaşam hakkında bilgiler veren Doğan: “Modern tıbbın ve yaşam felsefesinin birbirinden ayrılmaz 2 parçası nitelik ve niceliktir. Buna göre; sadece kronolojik yaş değil, yaşı uzatmak, biyolojik anlamda genç kalabilmek önemlidir. Şu aralar moda bir kavram olan Wellness ve Longevity insana biçilen ömürde yaşam kalitesini arttırarak, sağlıklı ve iyi bir yaşam sürebilmek, kaliteli bir yaşam sürebilmek anlamına gelir. Sürdürülebilir yaşamda; denge ve uyum sağlayarak, anlam ve amaç edinerek bireylerin potansiyellerini gerçekleştirmesi beklenir. Başka bir deyişle son nefesine kadar insanın hastalıklardan uzak, mutlu, dingin, sağlıklı bir zihin beden dengesini sağlayarak yaşaması planlanır. Hayatımızdaki bazı insanlar bizim kim olduğumuzu şekillendirirler. Çünkü beynimiz karşımızdaki kişinin duygu durumları aracılığıyla ayna nöronlar vasıtasıyla şekillenir, tepki verir. Sizin duygunuz bana geçer. Böylece etrafınızdaki insanların kim olduğuna bakmak, sürdürülebilir bir yaşamda en önemli faktörlerin başında geliyor.”

YALNIZLIK ÖMRÜ KISALTIR

Yalnızlığın insan hayatında bıraktığı olumsuz etkilerinden bahseden Doğan konuyla ilgili şunları söyledi:

“Sosyal bağlar ömrü uzatır, yalnızlıksa öldürür. Ailesine, arkadaşlarına, topluma daha bağlı insanlar fiziksel olarak daha sağlıklı kalabilir. Daha mutlu, uzun ömürlü olan insanlardır. Yalnızlık en az sigara ve alkol kullanımı kadar insanı biyolojik anlamda tehdit eder, etkiler. Beyin fonksiyonlarını gerileterek ömrü kısaltır. İlişkilerde önemli olan nicelik değil niteliktir. Yıllarca biriyle, bir arada olmanız bir şey ifade etmez. Sizin kurduğunuz ilişkinin kalitesi bu ilişkinin size nasıl geldiği veya sizin ilişkinizin, arkadaşınız tarafından nasıl algılandığı önemlidir. Burada en önemli kriterlerden biri karşılıklı kurulan ilişkinin kalitesidir. 40 yıl evli kalmak mı? yoksa 10 yılda 40 yıl birlikteymiş gibi iyi bir yaşam geçirmek mi? İlişkiler insanı hasta eder, ilişkiler insanı iyileştirir. Burada yaralayıcı ilişkilerden uzak kalmakta fayda var. Sürdürülebilir ve uzun bir yaşam, sağlıklı bir yaşam için. Güvenli ilişkiler hafızayı korurken, güvensiz ilişkiler, hafıza kayıplarına yol açmış. Alzheimer, demans gibi problemlere yol açmış. Bu da bilimsel anlamda kanıtlanmış bir gerçek. Biyolojik faktörlerin ötesinde de sosyal sağlığın, fiziksel sağlık kadar hayati ve önemli olduğunu bu bilgiler ışığında çıkarabiliyoruz.”

Gazze’deki zulme fotoğraflarla dikkat çektiler!
Gazze’deki zulme fotoğraflarla dikkat çektiler!
İçeriği Görüntüle

HİYERARŞİDE GÜÇLÜ OLAN GÜÇSÜZ OLANI KORUMAK ZORUNDADIR!

“Yaratılan her canlı evrensel hiyerarşik bir düzene göre yaratılmıştır.” diyen Doğan konuyla ilgili şunları söyledi: “Örneğin: Martı ve kartal bir avın başına geldiklerinde martı geri çekilerek kartala avını verir. Bu bir teslimiyettir. Doğanın, o yaratılışın mükemmel bir düzenle işlediğini gösterir. Çünkü; kartal, martıdan daha güçlüdür. O av onun hakkıdır. Hiyerarşik düzenin sağlanabilmesi için. İşte tam bu örnek üzerinden burada hiyerarşide güçlü olan güçsüz olanı korumak zorundadır ve hak ettiğini de aslında almak zorundadır. Bu bir teslimiyet değil, düzenin sürmesi için de gerekli bir evrensel yasadır.

Bu düzene insan ruhsallığı ile nasıl bağdaştırabiliriz? Ebeveyn bu düzenin sağlanması için hep veren, hep koruyan, kollayan, güven veren olmak zorundadır. Ebeveyn hiçbir zaman çocuk rolüne bürünmemelidir. Çocuk da bir ebeveyn rolüne geçmemelidir. Sevgi akışı yukarıdan aşağıya doğrudur. Büyük olandan küçük olana doğrudur, güçlü olandan daha güçsüz olana doğru akar.

Çift ilişkisinde ne oluyor da problemler ortaya çıkıyor? Neden ilişkiler sürmüyor ve sağlıklı bir yaşam birlikte gitmiyor? Burada partner ilişkilerinde de bu düzeni sağlamak çok önemli. Çünkü kadın tüm sorumluluğu üstlenen ya da erkek tüm sorumluluğu üstlenen olmamalı. Burada ciddi problemler ortaya çıkıyor. Bir kadın örneğin eşine bakım veremez. Burada şunu kastetmiyoruz! Bir kadın evinin işini yapmasın, yemeklerini yapmasın. Kastettiğimiz bu değil, bir çocuğa bakıyormuş gibi eşine bakmamalı. Çünkü evlilikte yetişkin yetişkine bir ilişki söz konusudur ama baktığınızda anne çocuk ilişkisi böyle değildir. Çocuk her ne yaparsa yapsın annenin ona bakın vermeye devam etmesi gerekmektedir.”

EVLİLİKTE DENGE SÖZ KONUSUDUR!

“Evlilikte yetişkin-yetişkine bir ilişki söz konusu ama anne-çocuk ilişkisi böyle değil.” diyen Doğan konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı: “Anne-baba güçlü, çocuk güçsüz olandır. Dolayısıyla, evlilikte denge söz konusudur. Burada eşler arasında sağlıklı bir ilişki için düzen, denge ve aidiyet sağlanmalıdır. İlişkilerin sırrı nedir? İyi ilişkilerin sırrı: düzeni, dengeyi ve aidiyeti iyi sağlamaktır. Burada ilişkilerinde sorun yaşayan çiftler varsa kendilerine dönüp bizim anlattıklarımız üzerinden, bizim ilişkimiz nasıl gidiyor diye sorgulamalarını tavsiye ederim. Çünkü aldatmalara bakacak olursak, partnerlerden birinin anne-baba gibi davrandığını, diğerinin de daha çocuk rolüne büründüğünü, sorumluluk almadığını ve para harcama konusunda diğer konularda eşinden uzaklaştığını, tıpkı bir çocuk gibi davrandığını görmeye başlarız. Bu yüzden anne-babanın evdeki rolü koşulsuz bir şekilde akıl vermek ama yetişkin-yetişkine ilişki de koşulsuz bir şekilde birine bakım vermek söz konusu değil. Burada karşılıklı bir sinerji gerekiyor.

Birinin sınırsız verici olduğu, diğerinin de sınırsız alıcı olduğu bir ilişki sağlıklı yürümeyecektir. Şefkati anne gösterir. Şefkat annenin çocuğa bakım verirken yaptığı bir duygu. Eşler arasında biz buna merhamet deriz, sağlıklı ismi budur. Eşler birbirine merhamet gösterebilirler. Bir yetişkinin-yetişkine yapabileceği gibi. Ama anne-çocuk arasında şefkatli bir ilişki söz konusu. Annenizle ilişkilerinizi hatırlayıp ne kadar hata yaparsanız yapın, eminim sizi affetmiştir. Ama yetişkinlikte böyle olmamalı. Bu annenin çocuğa şefkatiyle alakalı bir durumdur. İçgüdüsel olarak anne böyle yaratılmamış olsaydı çocuğun yaşaması imkansızdı, insan türünün devam etmesi imkansızdı.”

GENÇLER EVLENMEK İSTEMİYORLAR!

Gençlerin evlenmek istemediğini ifade eden Doğan şunları söyledi: “Biz şuna çok dikkat etmeliyiz. Bizim bir kökende ailemiz var. Evli veya bekarsak da bunu düşünebiliriz. Büyük parçadan, kök aileden ayrılıp ruhsal anlamda bağlılığımızı sürdürüp, aynı zamanda bir o kadar da oradan uzaklaşabiliyor muyuz? Şu an gençler evlenmek istemiyorlar. Onlara da tavsiyemiz kendi köken ailelerinden ayrılıp, kendi bireysel yaşantılarını kurabilmeleri. İlla ayrı bir eve çıkıp, ayrı bir yaşantı sürmek değil kastım. Ruhsal anlamda ayrışmaktan bahsediyorum. Böyle olduğunda sağlıklı bir yaşam sürdürülebilir. Şu an evlenemeyen annesine-babasına bakmak zorunda olan bireylere baktığımızda anne-babaya borçluymuş gibi hissettiklerini görüyoruz. Ama bir çocuk kaç yaşında olursa olsun anne-babasına asla borçlu değildir. Anne-baba her zaman vermek zorunda. Çocuk da o verdiğini, bu manevi bir şey olsun, ruhsal bir ihtiyaç olsun, güven duygusu olsun almak durumundadır. Burada çift ilişkilerinde şunu hep görüyoruz. Küsmek, aylarca konuşmamak. Küsüp bir odaya çekilmek, yataklarını ayırmak bunlar kesinlikle anne-çocuk, baba-çocuk ilişkisinde görülen durumdur. Çocuk annesine küser gider daha sonra gelir barışır. Ama yetişkin-yetişkine ilişkide küsmek diye bir şey söz konusu olamaz buralarda problem yaşıyoruz.”

İYİ ARKADAŞLAR SEÇİN!

“İnsanlar da tıpkı kartal gibi hayatlarındaki kriz dönemlerini yönetmelidirler” diyen Doğan insanların ikiye ayrıldığını söyledi. Doğan konuyla ilgili şunları söyledi:

“Hayata bir anlam ve değer katan, hayattaki anlamını yitirmiş olan insanlar krizlerin büyük fırsatlardan biri olduğunu görmek zorunda. Bu sebeple ruhsal yüklerimizden kurtulmalı, kendimiz için bizi ağırlaştıran, bize zor gelen durumlara bir bakmamız gerekir. Benim en önemli tavsiyem: İyi arkadaş seçmek. Etrafımızda bize iyi gelen insanlar bulmak. Çünkü güveneceğimiz bir omuz, inanacağımız bir insan bizi sağlıklı bir bireyde yapıyor. Her birey hayatın anlamını kendi zihninde yoğurarak mayalar. Sosyal bağlılık ve doyurucu ilişkiler kurabilmek insanı daha iyi bir bağışıklık sistemine sahip olmaya itiyor.” ifadelerini kullandı.

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/tPNYmpNm8UU