GÜNDEM

Solo şarkı mı söylemek istiyorsunuz?

Güzel şarkı söylemek kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi?

Abone Ol

Söz konusu sahneyse işin rengi değişir. Sahneye çıktığınızda, karşınızdaki kalabalığı değil, kendi yüreğinizi duyarsınız. Sahnede şarkı söylemek, adeta bir aynanın karşısına geçmek gibidir.

O aynada sadece sesinizi değil, içinizde sakladığınız her duyguyu görürsünüz.

Sahne, ruhunuzu çıplak bırakır. Orada korkunuzun da, sabrınızın da, egonuzun da sesi vardır. Kimi o aynaya bakınca kendini yıldız sanır, kimi ışığı görünce gölgeye sığınır. Çünkü sahne kimseyi kandırmaz. Orada süslenmiş cümleler değil gerçeğin ta kendisi vardır. Bazıları kendi sesini harika sanır. Ama mikrofon acımasız bir hakemdir. Sesinizi kaydedip dinlediğinizde gerçekleri görürsünüz. Solo söylemek istiyorsanız, önce kendinizle yüzleşmek durumundasınız. Kendi sesinizi duymaya cesaret edeceksiniz. Kayıttan kendi sesinizi dinlerken içiniz ürperiyorsa, bilin ki daha yolun başındasınız. İnsanın kendi sesine tahammül edebilmesi hiç de kolay değildir. Kulaktan kalbe giden o ince yolda yürüyebilmek için yalnız kalmayı göze almak gerekir. Kendini duyan insan, gelişmeye en yakın insandır. Bir nevi sesini terbiye edendir. Sesinin sınırlarını bilen yüksek notalara çıkmayandır. Bazıları gibi kahramanlık yaparak ses tellerini cezalandırmayandır

Koro şefinin elinde de sihirli bir değnek yoktur. Eğitim çalışmalarında vakit sınırlıdır. Koro mevcudiyetine göre herkese bire bir vokal koçluğu yapma durumu söz konusu değildir. O sadece yön gösteridir. Yolu yürümek, nefesi eğitmek size kalır. Denizin ortasında dalgaları susturamaz ama rotayı çizer. Kürek çekmek size düşer. O yüzden bu yolun tuzu, emeğin tuzudur. Burada en büyük iş koriste düşmektedir. Kulakta yer etmeyen şarkının dudakta durması çok zordur. Kulak eğitilmeden ses özgürleşmez.

Bir şarkıyı gerçekten söylemek istiyorsanız, önce onu duymayı öğrenin. Sadece müziğini değil, hikâyesini, kalbini, nefesini dinleyin. Şarkı size ait olmadan önce siz ona ait olun. Onu defalarca dinleyin, çözümleyin, yaşayın. Yeri gelsin, uykuda bile mırıldanın. Güzel ses doğuştan bir armağandır ama emek verilmezse o armağan da körelir. Üstelikte ses eğitilerek güzelleşebilir. Emeksiz ses, parlamayan bir elmastır. Her prova, elmasın bir yüzünü daha parlatır. Her yanlış nefes, doğrunun provasını yapar. Her yanılgı, sesin karakterini yoğurur.

Sahneye çıkan herkes önce nefesiyle tanışmalıdır.

Diyaframı sadece teknik değil, bir duruş olarak da öğrenmelidir. Bu konuda biraz daha derinleşmek isteyenler imkanları ölçüsü de bir şan hocasıyla da çalışabilir.

En büyük yanılgılardan birisi de başkasının sesini taklit etmektir. Sesiniz kimliğinizdir. Bir başkasının sesine özenmek başkasının adını kendi kimliğinize yazmaya benzer. Taklit eden, kendi sesini susturur. Her ses bir imzadır; her imza bir karakterdir. Benzer olan unutulur, özgün olan kalıcıdır. Elbette doğru icra eden yorumunu beğendiğiniz sanatçılardan da ilham alabilirsiniz. İlham alın ama asla taklit etmeyin. Bakış açısına güvendiğiniz bir dosttan eleştiri istemek de doğruya giden yolda küçük bir köprüdür. Müzikal bilgisine güvendiğiniz insanların eleştirisi bir pusuladır. Yolunuzu netleştirir. Ama şarkı söylediğinizde müzikten anlamayan, sadece sizi motive etmek için muhteşem söyledin! diyen dostların yorumlarına fazla yaslanmayın. Bu iyi niyetli övgüler kulağa şeker gibi gelir ama gelişimi durdurabilir. Çünkü sahte bir alkış, insanı en çok yanılgıya sürükleyen sestir. Yanlış bir tınıyı doğru sanırsınız. Yanlış bir nefesi böyle de olur diye kabullenirsiniz.

Gerçek ilerleme, pamuklara sarılarak değil, doğru eleştirinin dikenlerini hissederek gelir.

Motive eden sözler ruhu okşar belki ama eğiten sözler sesi büyütür. Gelişmek istiyorsanız, gururunuzu değil kulağınızı güçlendirin. Övülmek güzeldir ama kendinizi, haddinizi ve hudutlarınızı bilmek büyütür.

esiniz bir armağandır.

Ama o armağanı sanata dönüştüren şey, alın teridir.

Emekte bir gün solo olarak size geri döner. Sahne, kimin gerçekten çalıştığını, kimin nasıl olsa korodayım rahatlığını anında hisseder. Doğru nota basmak yetmez. Kelimeniz anlaşılmıyorsa duygunuz da anlaşılmaz. Bir şarkı, sadece kulağa değil, kalbe de söylenir.

Diksiyonunuzu, beden dilinizi, yüz ifadenizi işte bu yüzden geliştirin. Bazen bir tebessüm, bir oktavdan daha etkili olur. Ses sadece tını değildir, bir duygunun yankısıdır. Kalbe değmeyen hiçbir ses, alkışı haketmez. O yüzden de sahneye çıktığınızda ışık gözlerinizi kamaştırmasın.

Kalbinizi aydınlatsın. Sesiniz size değil, bir kalbe dokunsun. O kalpte sizi hatırlasın .