Moderatörlüğünü Kadir Kaplan’ın yaptığı programın konuğu akademisyen ve sosyolog Hüseyin Tutumlu oldu. İstanbul’da 4 kişilik Böcek ailesinin hayatını kaybettiği trajik olay başta olmak üzere deprem gerçeği ve güvenli şehir ve trafik konuları konuşuldu.

ENFLASYONİST ORTAMLAR AHLAKİ EROZYONA SEBEP OLUR!

Almanya’dan İstanbul’a tatile gelen Afyonkarahisar’lı Böcek ailesinin 4 ferdinin trajik bir şekilde hayatlarını kaybetmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Tutumlu şunları söyledi: “Zor bir şey tabii. Birçok hayalle geldikleri bir ülkede yedikleri bir ürün veya kaldıkları oteldeki bir ihmalden kaynaklanan bir sebeple hayatlarını kaybetmeleri hepimizin içini acıttı. Enflasyonist ortamlar, ahlaki erozyona da sebep olur, yozlaşmayı da artırır. Ürünlerin içerisindeki içeriğin değiştirilmesi, miktarlarının, kalitesinin düşürülmesi gibi üreticiler başka şeylere yönelebilir. Hizmet sektöründe de benzer bir biçimde maliyetlerden kaynaklı atılması gereken ürünlerin atılmaması veya günü geçmişse bir süre daha kullanılması gibi şeylere tenezzül ediliyor olabilir. Bu özelde yapılıp-yapılmadığını elbette bilmiyoruz. Ancak mutlaka aydınlığa kavuşacaktır.”

İş İnsanı Çıracıoğlu’dan Rektör Karakaş’a ziyaret
İş İnsanı Çıracıoğlu’dan Rektör Karakaş’a ziyaret
İçeriği Görüntüle

BU KADAR OLAMAZ!

“Fakat benim dikkatimi şu çekti. Seyyar midyeciden restorana ve otele kadar buradaki işletmecilerin hepsinin ciddi sayıda sabıkası var.” diyen Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Adeta suç kariyeri yapmış gibi birden fazla benzer suçlardan ceza almış insanlar turizm bölgelerinde özellikle buralar rant bölgesi olduğu için, daha kolay ve daha çok para kazanılıyor diye oralara heves ediyorlar ve yoğunlaşırlar gibi anladım ben. Çünkü bu kadar olamaz.”

BU TİP OLAYLAR YURT DIŞINDA CİDDİ SES GETİRİR

Türkiye’nin turizm ülkesi olduğunu ve bu tarz haberlerin ve olayların yurt dışında ciddi ses getireceğini ifade eden Tutumlu şunları söyledi:

“Türkiye'de böyle bir sorun da var maalesef. Bu sadece İstanbul Ortaköy'de değil, sahillerde Türkiye'nin göz bebeği olan turizm beldelerinde de suç kariyeri oldukça gelişmiş olan (parantez içerisinde ünlem koyayım.) İnsanların burada işletmeci olmaları ayrıca düşündürüyor. Elbette bir insan ıslah olmaz, bir daha böyle bir şey yapmasın demiyorum. Ama bu tip insanlar normal insanlara göre hukuki yaptırımlardan daha az endişe ediyorlar. Dolayısıyla bunların da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye turizm ülkesi. Haberler, olaylar, yurt dışında da ciddi ses getirir ve bizim milyarlarca dolar yatırım yaptığımız ve her yıl milyarlarca dolar gelir elde ettiğimiz bir sektörü zayıflatabilir, zaafa uğratabilir.”

MARMARA DEPREMİNDEN SONRA TÜRKİYE STANDARTLARINI YÜKSELTTİ

Deprem gerçeği ve Afyonkarahisar’da yaşanabilecek bir depremde binaların sağlamlığı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Tutumlu şunları söyledi: “Yakın tarihte Türkiye'de birçok büyük deprem oldu. Afyon'da olan depremlerde Bolvadin-Sultandağı, Dinar diyebileceğim depremlerde sadece o mahallerde sınırlı sayıda, Dinar'da biraz daha fazla olmak kaydıyla hasar meydana geldi. Can kayıpları meydana geldi ama bunlar diğer bölgelerde olan depremlerdeki can kayıplarıyla veya mal kayıplarıyla kıyasladığımız zaman çok daha az düzeydeydi. Afyon'da şehir merkezinde bölgesel olarak zemin sıkıntılı olan yerler olabilir. Teknolojideki gelişmeler neticesinde zemin etüdleri vs. Kullanılan betonların dayanıklılıkları gibi birçok konuda özellikle Marmara depreminden sonra Türkiye standartlarını yükseltti. Olması gereken seviyeye getirdi. İyi bir denetleme yapılıyorsa ki genelde yapılıyordur mutlaka çok büyük endişe verilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum.”

YEREL YÖNETİMLER ARSA ÜRETEREK KENTLERİN GİDECEĞİ BÖLGEYİ KENDİLERİ TAYİN EDİYOR

Konut üretilirken yerel yönetimlerin üzerine düşeni yapması gerektiğini ifade eden Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Kentler; tarihi olarak zaten daha yüksek ve sert zeminlere oluşturulmuştur. Şehirlerin nüfusunun artması neticesinde kentler ovalara doğru zaman içerisinde yayılmaya başlamışlardır. Adapazarı depreminde bunun sonuçlarını gördük. O bölgede de depremden sonra yeniden yapılan konutlar daha yükseklere ve sert kaya zeminlere yapılmaya çalışılmıştı. TOKİ’ler bu dönemde hem arsa maliyeti hem de zeminlerin sağlamlığı açısından bu tip bölgeleri kendilerine konut üretimi açısından seçiyorlar. Bu konuda yerel yönetimler de üzerine düşeni yapmalı. Kentin gelişimini daha böyle sağlam zeminlere doğru kaydırmalı, arsa üretimlerini o taraflarda yoğunlaştırmalı diye düşünüyorum. Neticede yerel yönetimler arsa üreterek aslında kentlerin gideceği bölgeyi kendileri tayin ediyorlar.”

50 YIL SONRASINA SORUN ÜRETMEMELİYİZ

Sağlam zeminlerin bulunduğu bölgelere kentlerin kaydırılması gerektiğini ifade eden Tutumlu şunları söyledi: “Tarımsal üretimin gittikçe daha sıkıntılı olduğu, iklim değişikliği ve küresel ısınma neticesinde tarımsal üretimin dünya açısından bir risk oluşturmaya başladığı bu dönemde tarımsal alanlardan ziyade inşaat açısından daha sağlam zeminlerin bulunduğu ve tarımsal üretime de izin vermeyen bölgelere kentlerin kaydırılması her açıdan geleceğimiz için daha doğru olacaktır. Dolayısıyla bugün yapacağınız konutlar depreme dayanıklı olabilir. Ama 50 yıl sonrasına da sorun üretmemeniz gerekir. Bugün sizin çözüm diye! yerel yönetimlerin en büyük hatası. Bugün sorunu çözüyoruz diye bir çözüm gerçekleştiriyorlar ama 50 yıl sonra o kentte büyük bir sorun haline dönüşüyor. Yerel yönetimlerin geleceğe sorun üretmemesi lazım.” ifadelerini kullandı.

Programda ayrıca; Afyonkarahisar’ın Türkiye’de en mutlu ikinci, gece ise en güvenilir birinci şehir olması konusu başta olmak üzere ilimiz trafiği ve Erenler Bölgesi’nde özellikle kız öğrencilere yönelik yapılan taciz olayları ele alındı.

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/aVlRNbFoJ7U