Usta Gazeteci Sezer Küçükkurt’un Kocatepe Gazetesi’nde kaleme aldığı “İftira kasıt ve zulüm tescillendi. Ne Kolon kesilmiş ne de eksik kolon var” başlıklı yazısı şöyle:

“Afyonkarahisar Belediyesi’ni babasının çiftliği zanneden Belediye Başkanı Burcu Köksal ile eşi Yasin Köksal’a hitaben yazdığımız son yazımızı “Kurdun yelesinde bit arayanlar, kendi çevresinde it arasınlar” diyerek bitirmiştik.

Üzülerek belirtelim ki, yine haklı çıktık. Bizimle ilgili ortaya atılan tüm iddialar yalan ve iftira çıktı. İşte raporlar, işte belgeler… Kendi çevrelerinin ise “tuzak”, “kumpas” ve” komplo”larla dolu olduğunu Köksal çifti kendileri itiraf ettiler.

Kocatepe Gazetesi’ne yönelik “kasıt, iftira ve zulüm” içeren olayların bu boyuta ulaşmasını sağlayanların bizim haricimizde, yöneticilerin çevresinde oluşan gruplar olduğunu her fırsatta ifade eden hem Burcu Köksal hem de Yasin Köksal, yaklaşık bir haftalık süreç içerisinde “bu işin bir komplo olduğunu, Valilik başta olmak üzere bir çok kesimin bu komplonun içinde olduğunu” hem şahitler huzurunda dile getirdiler, hem de yaptıkları açıklamalarında beyan ettiler.

Her zaman olduğu gibi kurtla yiyip, çoban ile ağlayan bir tavır içerisine girip, “Biz yapmadık, yapmayacaktık. Ama bize böyle yaptırdılar” savunması içerisinde yer aldılar.

Şimdi ne olacak? Biz elimizdeki kapı gibi teknik raporumuzla yasal haklarımızın takipçisi olacağız. Siz sanıyor musunuz ki adeta bir derebeyi gibi davranan Burcu-Yasin Köksal çifti “hata yapmışız, özür dileriz” gibi bir tavır içerisine girecekler?

Güldürmeyin insanı!... Bu onların yapısına ters. Hem insanlığın, hem ahlakın, hem de dinin erdem olarak kabul ettiği “özür” müessesesi onlar için bir şey ifade etmiyor ne yazık ki.

Afyonkarahisar’ı Türkiye’ye rezil-kepaze eden “böcek” meselesinde bir özür duyan oldu mu? Tarihi Kocatepe’nin zirvesinde yaşanan kriz sonrasında, polis memurları azarlanıp, fırçalandıktan sonra bir özür duyan/gören oldu mu? Şehrin orta yerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile dalga geçercesine dikilen ve sonra değiştirilen heykel olayından sonra bir özür duyan/gören oldu mu?

Yeniyol Grubu Genel Başkanı Mümtaz Akıncı’dan Vali Yiğitbaşı’na ziyaret!
Yeniyol Grubu Genel Başkanı Mümtaz Akıncı’dan Vali Yiğitbaşı’na ziyaret!
İçeriği Görüntüle

Köksal ve avanesinin bizden beklentileri ne idi peki? CHP İl Gençlik Kolları Başkanı’nın açıklama yaparak fâş ettiği “60 milyonluk yolsuzluk” iddiasını görmezden gelecektik. Haksız ve hukuksuz bir şekilde verilen “içkili mekan” ruhsatına herkes gibi göz yumup, kirli ilişkiler ağına ses etmeyecektik.

Kusura bakmayın, bizim bünye de böylesi iğrençlikleri kabul etmiyor, olmuyor…

YAŞANAN SÜREÇTE NELER OLDU?

Afyonkarahisar Merkez Belediyesi yetki ve sorumluluk bölgesinde yaklaşık rakamlar ile 260 bin kişi yaşamakta, 32150 adet konut, 3695 adet işyeri, fabrika, hastane, okul, cami gibi binalar bulunmakta. Ama her ne hikmetse bunların arasından 15 gün içerisinde Kocatepe Gazetesi’nin binasına 5 ayrı denetim gelip, bina mühürlenmiştir. Bu icraatın kasıt ve yıldırma politikası olmadığını savunan varsa, ona bir şeyler ödülünü vermek gerekir ama neyin olduğuna şu an karar veremiyorum.

Neyse; yaşanan süreçle ilgili detayları sizlere aktarmaya çalışacağım.

Öncelikle mühürleme icraatının(!) ardından yoğun bir temponun içerisinde bulduk kendimizi haliyle. Allah eşi-dostu eksik etmesin, gelenler, arayanlar… Allah hepsinden razı olsun. Bu arada cevaplamaya çalıştığım yüzlerce telefon olduğu gibi, cevaplayamadığım yüzlerce telefon da oldu. Hepsinden bu vesile ile özür diliyor ve anlayışlarına sığınıyorum.

Konunun en başında “niyetin halis olmadığını” bildiğimiz için işin en uç noktasına kendimizi hazırladık. Neydi en uç nokta? Haksız ve hukuksuz girişimlerin varabileceği en uç nokta, binamızın haksız ve hukuksuz bir şekilde yıkımına karar verilmesi idi… Allah razı olsun eşim ve çocuklarım “Dik duracağız. Yıkılacaksa yıkılır. Başka yer mi yok?” diyerek tam desteklerini ifade ettiler.

Kocatepe Gazetesi’nin tüm mensupları, “Abi, taşınmaya hazırız. Sıkıştırsak 1 haftada yeni yerde hazır oluruz” dediler. Allah onlardan da razı olsun.

Onlarca dostumuz “İşte benim şuradaki binam! Hemen taşınmaya başlayın” teklifini sundu. Onlara da müteşekkirim.

Hasılı kelam; böylesi zamanların kim sizde ne kadar, siz kimde ne kadarsınız öğrenmeye vesile olduğunu tekrar test etmiş olduk. Arayan, soran, gelen, destek veren binlerce dostumuza duacıyız.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DİREK MÜDAHALE KARŞISINDA BASIN MENSUPLARI NE YAPTI?

Afyonkarahisar basın tarihinde eşi-benzeri görülmemiş bir şekilde, sadece ve sadece basın özgürlüğü nedeniyle gerçekleşen haksız ve hukuksuz bu icraat (!) karşısında Afyonkarahisar basın camiamız ne yazık ki sınıfta kaldı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan, Basın İlan Kurumu'nun Genel Müdürü Cavit Erkılıç'a kadar basın camiasının üst düzel isimleri duruş ve tepki gösterdi. Ege Gazeteciler Federasyonu ile diğer cemiyetler net tavır sergiledi. Muğla'dan, Aydın'dan, Ağrı’dan, Adana’dan vesaire onlarca başka ilden haberleri ile destek veren meslektaşlarımız varken, Afyonkarahisar basını dut yemiş bülbüle döndü.

Bizi arayıp, “Haberi girelim mi?”, “Açıklama yapalım mı?” diyen hiçbir meslektaşımıza müdahil olmadık, görüş beyan etmedik. Yazılanlar, çizilenler, yapılanlar tamamen bizim inisiyatifimiz dışındadır. Yapanlara teşekkür ettik, yapmayanlara “Takdir sizin” dedik.

Tablo ortadadır. Şahsi dik duruş ve doğrular bir yanda iken, kurumsal yanlış ve yalpalar diğer yandadır. Bu konuda yorum yapmayı zamana bırakıyorum.

AFYON GAZETECİLER CEMİYETİ

Bizim de yeniden kuruluşunu gerçekleştirip eski başkanı olduğumuz Afyon Gazeteciler Cemiyeti bu süreçte ne yaptı? En çok bu yönde sitem aldım, görüş soruldu. Olanları tüm çıplaklığı ile anlatmak mecburiyetindeyim. Çünkü “Anlaştılar” tarzında yanlış anlamalar var ki, bu durum tamamen asılsızdır.

Afyon Gazeteciler Cemiyeti yönetimindeki dostlarımız olayın ilk anından itibaren tepkilerini dile getirdiler aslında. Sonrasında açıklama yapma noktasında da görüş birliğine vardılar. Ama ne olduysa ondan sonra oldu. İlgili açıklama önce yapılamadı, sonra birbirine alternatif açıklamalar aynı yönetim tarafından servis edildi.

Bu iki açıklama farklı mecralarda farklı farklı yayınlandı ki, keşke hiç yayınlanmasa idi!...

Açıklama yapılması ile ilgili ilk karar alındıktan sonra Yasin Köksal’ın “Sezer Küçükkurt’u dinlediniz ve açıklama yapacaksınız. Bir de Burcu Hanım’ı dinleyin ondan sonra açıklama yaparsınız” teklifinden sonra hatlar karıştı.

Belediye Başkanlık Makamı’nda Başkan ile poz veren Gazeteciler Cemiyeti Yönetimi makamdan ayrıldıktan sonra konunun “usuletle ve suhuletle” halledilmesi için çaba göstermeye başladı. Arkadaşlarımız bu konuda şu görüşü benimsediler: “Ne Kocatepe ne de Belediye bu işten zarar görmesin. Şehrin gerilime değil, uzlaşmaya ihtiyacı var. Bu işi tarafları bir araya getirerek çözelim”

Bu yönde bize ulaşan teklifi reddettim.

BULUŞMA YA DA ANLAŞMA OLDU MU?

Sonrasında Cemiyet yönetimi tarafından aile büyüklerimiz devreye alındı. Kendisini kıramayacağım bilindiği için Kadir Altınkaya göreve çağrıldı. Hem Gazeteciler Cemiyeti yönetimi hem de Kadir Ağabey’in “Hatır koymaları” ile Köksal çifti ile buluşmayı kabul ettim.

Yapılan görüşmede Burcu Köksal propagandasına (!) maruz kalsam da yakınlarıma verdiğim sözü tutarak sabrettim. Az konuştum, çok dinledim.

Burcu Köksal, “Kocatepe’nin mağdur edilmemesi için gereken talimatları vereceğini, bu işten Belediye’nin de Kocatepe’nin de zarar görmemesi için gerekenlerin yapılacağı vaadini verirken, bizim böyle bir talebimiz olmadığını bir kez daha tekrarladım.

Görüşme sonunda “Tüm basın mensupları ile ilgili hakaret davalarının geri çekileceği” sözünü aldığımda Yasin Köksal’a “Kendim için değil ama bu kararınız için teşekkür ediyorum” diyerek elini sıktım.

Kamuoyuna yansıyan grup fotoğraf bu görüşme sonrasında çekildi.

Görüşme saat 19.30 sıralarında sonlanıp herkes dağıldığında işimizin başına döndük. Saat 22.00 sıralarında evime gittiğimde saat 23.30’da faaliyetini sürdüren matbaamızdan telefon geldi. Zabıta ekiplerinin gazeteye gelerek “Mühürü söküp sökmediğimizi kontrol ettikleri, mühürün yerinde olduğunu görünce ayrıldıkları” bildirildi.

Gazeteciler Cemiyeti yönetiminin WhatsApp grubuna “Şu an matbaamızdan telefon geldi. Zabıta gelmiş mühür koparıldı diye kontrol için. İyi niyet çabalarınız için teşekkür ediyor. Şu an için kendimi pasif konuma alıyor, takdiri sizlere bırakıyorum” notunu yazdım.

Önder Artuk başkan, Yasin Köksal, Mehmet Abdioğulları, İsa Kuş ve Ali Osman Okşar gazeteye geçtiklerini benim de gelmemi istediler. Gelmeyeceğimi bildirdim. Dedikleri gibi gazete binasına geldiler ve Başkan Burcu Köksal’ı da konudan haberdar ettiklerini bildirdiler. Hem Burcu Köksal hem de Yasin Köksal Zabıta’nın gece yarısı denetiminden haberdar olmadıklarını bildirdiler.

Artık bu durumun bir şey ifade etmediğini, konuda iyi niyet aramadığımı beyan ettim.

Günün sonunda, yanılmadık ve Belediye yöneticilerinden kimse yanlışın düzeltilmesi için bizimle temasa geçmediği gibi, basın mensuplarına yönelik davaların geri çekilmesi ile ilgili sözlerin de yerine getirilmediğini gördük.

Sonrasında Gazeteciler Cemiyeti’nin iki farklı açıklaması basına yansıdı.

Olan-biten bundan ibarettir. Konu bizim tarafımızdan yine basın camiasının ve kamuoyunun takdirine bırakılmıştır.

SİYASİ FANATİZM İLE BEDDUA EDENLERE İKİ ÇİFT LAFIMIZ VAR

Yaşanan bu süreç içerisinde gördük ki siyasi fanatiklik içerisinde olanlardan bize beddua edenler “iyi olmuş” diyenler olmuş. Bu kişilere sözümüz “Hakkımız helal olsun” şeklindedir.

Biz doğruluğumuzdan eminiz. Siz yanlışsınız, ama gözünüzü siyasi önyargılarınız bürümüş. Doğruyu göremiyorsunuz. Allah sizlere doğru istikamet versin, tez zamanda doğruları göstersin.

Bir de kenardan bu tantanayı seyredenler var. Burcu Köksal’ın kendisine hakaret edenlere yönelik 2500 hakaret davası varmış. Biz kimseye dava açmadık. Olan biteni, en yüce makama, Allah’a havale ediyoruz.

Daha gazetenin bir tek satırını okumamış, tek bir sayfasını açmamış, 60 senedir Kocatepe’den habersiz olmalarına rağmen Kocatepe’nin ve bizim gazeteciliğimizi sorgulayan, ahkam kesip, gazetecilik, hukuk demokrasi tarafsızlık falan dersi verenlere ne desek boştur.

Yalnızca “Ruhsatı yokmuş”, “Kolon kesmiş”, “Denetlenmesin mi” diyerek “Oh olsun” diyenlere diyorum ki, “Ruhsatlarımız var. Binamız imara ve planlara uygun. Usulsüzlüğümüz yok.

Bizim uygunsuzluğumuz bugünkü “güç sahipleri”ni eleştirmekten, büyük tekerlere çomak sokmaktan ibarettir. Bu yapılanlar siyasi hazımsızlıktan kaynaklanmaktadır.

BURCU KÖKSAL'A BİR ÇİFT LAFIMIZ VAR

Son bir hatırlatma da Burcu Köksal’a…

Burcu Köksal yapılan haberlerle ilgili olarak ısrarla “Aileme sataşmayın” demektedir. “Annemle ilgili yazı yazıldı” iddiasında bulunmaktadır.

Bu iftirayı da külliyen reddediyoruz. Kocatepe’de Burcu Köksal’ın annesi ile ilgili çıkan tek bir yazı vardır o da köşe yazarımız Murat Arısoy’a aittir. Değerli köşe yazarımız Murat Arısoy’un o yazısındaki cümlesini aynen buraya alıyor ve takdiri yine siz değerli kamuoyuna bırakıyoruz:

“Köksal konuşmasında 31 Mart 2024 seçiminden önce kendi ailesi ile ilgili bir söz söylendiğini, Mahmut Ekici’nin de bu sözü alkışladığını söylemişti. AK Partililer o dönemki sözün anne kişiliğine değil, Köksal’ın tutumuna yönelik olduğunu söylemişti”

Bu kadar…

Biz bunları yazınca Burcu Köksal’dan “Aileme saldırıyorlar” sözlerini duyuyoruz. Burcu Hanım, sizin eşiniz kirli iddiaların ortasında yer alıyorsa eğer; suçlusu biz miyiz?

Hani sizin dediğiniz gibi, “Yasin artık şehirde bile görünmek istemiyor. Köyde koyun-keçi aldı. Onlarla ilgileniyor” gibi bir durum söz konusu olsa, “Yasin’in koyunları 5 bacaklı. Keçilerinin boynuzu eğri” diye iftira mı attığımızı sanıyorsunuz?

***

En başta söylediğimiz bir kez daha tekrarlıyoruz: Kurdun yelesinde bit arayan, kendi çevresinde it arasın. Kendi gözündeki merteği (mertek:gemi direği) görmeyen başkasının gözünde çöp aramasın!..

Kurtlar tarih boyunca hep suçlanmıştır ama, sürüyü satan hep çobanlar olmuştur!”