Bu yolda yürüyenler etrafınızda gördüğünüz mutlu, başarılı, kendiyle pek de derdi olmayan duygusal yükleri hafif insanlardır. Aksini görmek de pek mümkündür; aşırı kontrolcü, mutsuz, yükte hafif pahada ağır dertleri olan insanlardır.

Benlik, doğumdan bu yana içeride debelenen aç hayaletlerle ömür boyu süren bir mücadeleye girer. Bu hayaletler, tatmin edilemeyen arzuları, anlamsızlık korkusunu ve sonluluk bilincinin yarattığı derin bir boşluğu temsil eder. Benlik, kendi içindeki bu amansız ve bitmek bilmeyen açlığı dindiremediğinde, kaçınılmaz olarak Öteki'nin varlığına yönelir. Bu yönelim, yalnızca sosyal bir ihtiyaçtan değil, aksine Benliğin kendi sınırlarını aşarak evrensel bağlamda bir anlam bulma arayışından kaynaklanır. Bu arayış insanı, kökendeki varoluşsal kaygının dindirilmesi için mecburi bir yolculuğa çıkarır.

Varoluşsal kaygıyı anlamak için eskilerden bir hikayeye bakalım şöyle ki:

Bir zamanlar, küçük bir çocuk babasıyla birlikte dağlık bir arazide yürüyordu. Bir an sendeledi, canı yandı ve istemsizce "Ahhhhh!" diye bağırdı.

​Hemen ardından uzaktaki bir dağdan aynı sesin, ona geri geldiğini duydu: "Ahhhhh!"

​Çocuk şaşırdı ve merakla: "Sen kimsin?" diye sordu.

​Dağdan gelen ses ise ona aynı şekilde cevap verdi: "Sen kimsin?"

​Çocuk öfkelenmeye başlamıştı. Bütün gücüyle: "Sen bir kötüsün!" diye haykırdı.

​Karşılık gecikmedi, sesin sahibi ona yine aynı şeyi söyledi: "Sen bir kötüsün!"

​Çocuk bu durumdan çok korkmuştu ve babasına dönerek: "Baba, bu nedir? Neden bana hep kötü sözlerle karşılık veriyor?" diye sordu.

​Babası gülümsedi ve oğluna: "Şimdi beni iyi dinle," dedi. Ardından dağa doğru en içten sesiyle bağırdı: "Sen çok iyisin!"

​Dağdan gelen yankı net ve güçlüydü: "Sen çok iyisin!"

Afyon’da 43 yıldır aralıksız muhtarlık yapıyor
Afyon’da 43 yıldır aralıksız muhtarlık yapıyor
İçeriği Görüntüle

​Babası bir kez daha bağırdı: "Sana hayranım!"

​Geri gelen yankı ise: "Sana hayranım!"

​Baba ve oğlu arasında geçen bu diyalog bana bir şeyi anımsattı. Kendilik algısı onu duyan ve karşılığında ona cevap veren bir Ötekiyle anlam bulabilir. Ötekinin yokluğu ve anlamsızlığı çocuk benliği Hiçlik girdabına sürükler. Bu durumun ilerlemesi, psikotik tabloya varabilecek derecede ciddi ruhsal bozuklukları tetikleyebilir. Çocukken aynalanan, görülen ve duyulan çocuklar tıpkı az önceki hikayede olduğu gibi şefkatli bir babanın dağa yansıyan sesi olarak çocuk benlikte yaşamsal bir etki uyandırır.