12 Eylül 1980 Askeri darbesinde küçük bir çocuk olan ve o günleri ilk günkü gibi hatırlayan Cengiz Üstün babasının yaşadıklarını ve kendi anılarını Gazeteci Kadir Kaplan’a anlattı.

KUDRETLİ İL BAŞKANI YILMAZ ÜSTÜN’ÜN OĞLUYUM

Aradan geçen 45 yıla rağmen 1980 Askeri Darbesinde çekilen çilelerin unutulmayacağını ifade eden Cengiz Üstün, “12 Eylül 1980 ihtilalinin kudretli İl Başkanı merhum Yılmaz Üstün’ün oğluyum. Aradan 45 yıl geçse de o çekilen çileler, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde oynanan oyunlar ve nihayetinde ihtilalle birlikte Ülkücü ve Türk Milliyetçilerinin görmüş olduğu zulüm ve işkenceler ve o süreç boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı bir çok sıkıntılar.”

BABAM ÇİFT TABANCAYLA GEZERDİ

Babasının Devletin verdiği çift tabancayla gezdiği günlerden bahseden Üstün şunları söyledi:

“12 Eylül'de 11 yaşındaydım. Dolayısıyla çok iyi hatırlıyorum. 4 kardeşiz ki abimle birlikte Televizyonun karşısına oturup titreyerek haberleri izleriz. Her gün bir şehit cenazesi, şehitlerin vurulduğuna dair haberler. Uşak İl Başkanımızı şehit ettiler maalesef. Biz o zamanlar Uşak için küçük Moskova derdik. Afyon'da Uşak kadar başarılı olamadılar. Bu Türk milliyetçilerin ve ülkücülerin sayesindedir.

O gün için birtakım dergiler çıkıyor. O zaman Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Bülent Ecevit. Marjinal gruplar var. Her ne kadar bunlardan merhum Ecevit’de rahatsız olsa da bunları kontrol altına alamıyor ve partisinden de arındıramıyor. Dolayısıyla hoyratça o dergilerde hedef gösteriliyor. Uşak İl Başkanı, Afyon İl Başkanı. Allah ömür verdi ki işte Uşak gibi olmadı Afyon. Birçok defa saldırıya uğramasına rağmen.

AK Gençler Akdağ’da enerji depoladı
AK Gençler Akdağ’da enerji depoladı
İçeriği Görüntüle

Bir defasında Ramazan mübarek gün, ben de buna şahidim. Babamla ekmek almaya giderken saldırıya uğradık. Gece yarısı sahura ekmek almaya gidiyoruz. Şimdi ki belediye çarşısının olduğu yerde fırın var, o fırına gideceğiz. Bedestenin önünden, yukarıdan inerken karanlık farlar arkadan vurur vurmaz, Babam beni eliyle ittirdi. Devletin vermiş olduğu çift tabancayla gezerdi. Beni ittirdi, ağacı arkasına alarak bu arabayla gelenlere karşılık verdi. Biz Allah’a şükür herhangi bir yara almadan kurtulduk. Yaşayacağımız varmış, bunun gibi birçok saldırıya maruz kaldı rahmetli Yılmaz Başkan.”

ABİM 10 YAŞINDA KOMÜNİST ÖĞRETMENİN SALDIRISINA UĞRADI

Yılmaz Üstün’ün çocuğu olmanın zorluklarından bahseden Üstün, “Abim 10 yaşında Ortaokul Öğrencisi iken komünist bir öğretmenin saldırısına uğruyor. Suçu Yılmaz Üstün’ün oğlu olmak. Yoksa 10 yaşındaki bir çocuk, o kadar dayak yiyebilecek ne suç işlemiş olabilir? Artık ok yaydan çıkmış ve emperyalizmin bugün yaşadığımız FETÖ diyoruz ama o gün de sağ-sol olaylarıyla birlikte sükuneti bozmak istiyorlar. Afyonkarahisarlı hemşehrilerimiz ve ülkücüler teröre karşı dik durmuşlardır.”

BABAM İHTİLAL OLACAĞINI 1 HAFTA, 10 GÜN ÖNCE SÖYLEMİŞTİ

12 Eylül 1980 askeri darbenin yapıldığı günle ilgili anılarını anlatan Üstün şunları söyledi: “Biz rahmetli babamın pek yüzünü görmezdik. Gece yarısı geç gelir, sabahleyin biz erken okula giderdik. Daha öncesinden bizlere söylemişti, ihtilal olacak diye. Bunu bize 1 hafta, 10 gün önce söylüyordu. Nitekim; 12 Eylül olduğu gün, aradan 45 yıl geçti rahatlıkla söyleyebilirim ki! o zaman O Park yokuşunda bizim İl Binamız var. Abim, ben ve babam rahmetlik sabahleyin erkenden arka caddeden Demirciler Çarşısı, Belediyenin arkasından parti binasına kadar yürüyerek gittik. Orada bütün üye kayıt defterleri dahil olmak üzere sırtımıza yüklendik eve getirdik.”

KENAN EVREN ÇOK BÜYÜK BİR GENÇLİĞİN HELAK OLMASINA SEBEPTİR

Cezaevine giren 67 İl Başkanından bir tanesinin de rahmetli babasının olduğunu ifade eden Üstün sözlerini şöyle sürdürdü:

“Babam, cezaevine giren 67 Vilayet İl Başkanından bir tanesi. Çok büyük iddialarla yargılandı ki Allah'a şükür hiçbir şekilde suçu olmadığı gibi beraat etti. Başbuğ Alparslan Türkeş’in yazdığı 9 ışık doktrini kitabını açıp, oradan derleyip ülkücülere isnat edilen suçlar çürüdü ama bu arada işte ülkücü gençlik 4 bin tane şehit vermişiz. Bu gençliği maalesef helak ettik. Kenan Evren çok büyük bir gençliği ve ülkücü gençliğin helak olmasına sebeptir.”

BABAMI ALDILAR 15-20 GÜN HABER ALAMADIK

Askeri darbeden sonra babasını polislerin gelip aldığını, kendisinden 15-20 gün haber alamadıklarını ifade eden Üstün, “Polis eve geldi. Babam, ‘Ben gidiyorum, gelmem.’ Halbuki ben kulak verdim: ‘Başkanım bir ifade verip, geri döneceksiniz.’ demişti. Ama babam biliyordu. Dedi ki: ‘Evimiz size emanet, evin reisi sizsiniz. Beni hiç merak etmeyin, nereye gittiğimi de bilmiyorum. Dolayısıyla Allah'ın dediği olur. Metin olacaksınız, dik duracaksınız, ben gidiyorum, gelmesem de merak etmeyin’ dedi. Helalleşti çıktı. Nitekim dediği gibi biz 15-20 gün nereye götürüldüğünden haber alamadık.

Sonrasında babamın arkadaşlarından Sabri Apak ile Ahmet Talipoğlu Eskişehir Sıkıyönetime gittiğine dair bilgi almışlar. Sabri abinin bir Renaultu vardı. Eskişehir yolu çok bozuk, Kozluca köyünden gidiyoruz. Yatağı yorganı, eşyalarını falan yükledik, yolda kaldık, gidemedik. Cezaevinde hep koministler dolu. 200 tane komünist var, 30 tane ülkücü var. Yılmaz Üstün’ün geldiği duyuluyor. Halil İbrahim Baykara, Hüseyin Boyar, Uzun Hasan, Osman Emrem’ler, Hasan Kayalar falan hepsi ayaklanmış başkanımız geldi diye. Orada tabii isyan çıkacak, babam aynı gün Seyitgazi ‘deki özel cezaevine gönderiliyor. Sonra biz Seyitgazi’ye geçtik. Rahmetli babam hep anlatırdı: Benim hayatımı küçük tüp ve bir palto kurtardı diye.”

BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ BABAM’DAN ‘OĞLUM’ DİYE BAHSEDERDİ…

Merhum Türkeş’in babasından bahsederken ‘Oğlum’ diye bahsettiğini anlatan Üstün şunları söyledi: “Cezaevinde gördüğü işkenlerden bizlere bahsetmezdi. 80 ihtilalinden sonra amansız bir hastalığa yakalandı. Küçük bir teybimiz vardı, Alparslan diye bir kardeşim var. O zamanlar 6-7 yaşlarında onunla beraber teybe Ozan Arif'in kasedini koyar. Kahretti. O gün cezaevinde kaldığı noktadan ziyade, “Biz vatan hainleriyle, Devletin temeline dinamit koyanlarla aynı terazide nasıl yargılandık? Biz Allah rızası için vatan, millet sakarya dedik, bu cezaya maruz kaldık. Aynı şekilde devletin temeline dinamit koyanlar bizimle aynı kefeye kondu” ki! en çok o ağırına giden buydu. 92 Mayıs'ta da maalesef kendisini kaybettik. Allah rahmet eylesin. Ancak rahmetli Başbuğ, Allah kabrini cennet etsin oğlum diye bahsettiği babamla birlikte bu davaya 1964 yılında birlikte girmişler.”

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/8GNSzCLY8h4