Moderatörlüğünü Kadir Kaplan’ın yaptığı programın konuğu olan akademisyen ve sosyolog Hüseyin Tutumlu Afyonkarahisar ve ülke gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

MİNİBÜSCÜLERİN TRAFİKTE ÇOK ÖZENLİ OLMASI GEREKİR

Afyonkarahisar’da yolcu taşımacılığı yapan minibüsçü esnafıyla ilgili yaşanan sıkıntılar hakkında değerlendirmeler yapan Tutumlu, “Nasıl ki bir meslek erbabı yaptığı işe özen göstermek zorunda ise minibüsçülerin asli işi, meslekleri bu olduğuna göre çok daha özenli olması gerekir trafikte ve diğer araç kullananlara göre. Neticede bunlar profesyonel araç kullanan insanlar ve bundan bir gelir temin ediyorlar. Sadece trafik kurallarına uymak değil, aynı zamanda sosyal düzen kurallarının tamamına uymaları gerekir ki, araçlarında seyahat eden insanlar kendilerini güvende hissetsin, rahatsız hissetmesin. Yani o araçların içerisinde çalan müzikten, para alıp verme alışverişi esnasındaki tavırlara kadar bunların tamamında daha dikkatli olmaları gerekir ki, onların vasıtası ile gideceği yere ulaşan insanlar mutlu, huzurlu, güven içerisinde erişebilsin.”

MAALESEF BİR DÜZENSİZLİK HAKİM

Durak dışı yolcu alan ve indiren minibüsçü kadar durak dışında minibüse el kaldıran, durdurmak isteyen vatandaşın da kural ihlali yaptığını ifade eden Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü:

5 yılda 55 sergi açtık
5 yılda 55 sergi açtık
İçeriği Görüntüle

“Elbette vatandaşta kural ihlali yapıyor. İnsanlar durağa yürümek yerine bulunduğu yerden o araçlara binmek istiyorlar, o araçları kullanan insanlarda illa duraktan almak gibi prensipten hareket etmek yerine gördüğü her yolcuyu alma yönüne gidiyor. Bu ancak düzenleyici kurumların trafik, zabıta gibi düzenleyici kurumların işlerini daha sıkı yapmalarıyla mümkün olabilir. Maalesef bir düzensizlik hakim olduğu zaman ve kuralsızlık istisna olmaktan çıktığı anda bu bir genel kaide imiş gibi herkes kendisinde bu hakkı görüyor. Yolcular her yerden binebilme özgürlüğüne sahip olduğunu düşünüyorlar, bunu bekliyorlar. Diğer arkadaşlarımızda araçlarına alıyorlar, dolayısıyla bu bir kısır döngü. Birbirini besler şekilde devam ediyor. Sonuçta trafikte düzensizlik, kaos ve sıkışma yaşanıyor.”

AFYON’DAN ANKARA’YA GİDERKEN EZ AZ 30-40 TANE YERLEŞİM YERİNDEN GEÇİYORSUNUZ

“Türkiye’de otoyol oranı düşük.” diyen Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dolayısıyla bizim o bölünmüş yol dediğimiz yollar dahi sık aralıklarla yerleşim yerlerinden geçiyor. Doğal olarak o yerleşim yerine yaklaşırken de herhangi bir kazaya sebebiyet verilmemesi açısından hız limitlerini düşürüyorlar. Yerleşim yerinden geçtikten sonra yeniden o yüksek hız limitlerine izin veriyor Karayolları.

Bu otoyollara illerdeki ve ilçelerdeki insanlar ciddi anlamda karşıdırlar. Çünkü yolların bu yerleşim yerlerinden geçmesi o yerleşim yeri için aynı zamanda bir ekonomik gelir demek. Araçların oradan geçtiği zaman durması, zaman geçirmesi gibi. Bütün yerleşim yerleri de şehirler arası yolların kendilerinden geçmesini istiyor. Bu sefer uzun mesafelerde otoyol olmadığı için bölünmüş yoldan geçmek zorundasınız. Afyon’dan Ankara’ya giderken en az 30-40 tane yerleşim yerinden geçiyorsunuz. Buda hızınızı düşürmenize, yeniden artırmanıza ihtiyaç gösteriyor trafiğin güvenliği açısından. Bu altyapı sorunundan kaynaklanıyor.”

İŞLEDİĞİ SUÇUN KARŞILIĞINI YATMADAN SALARSANIZ BU ANCAK CESARETLENDİRİCİ BİR UNSUR OLABİLİR

Gündemde konuşulan infaz yasası düzenlemesiyle ilgili de değerlendirmeler yapan Tutumlu şunları söyledi: “Af kesinlikle doğru değil. Suça iştirak etmiş, suç işlemiş insanların tamamı işledikleri suçun hukuk karşısında ne olduğunu biliyorlar. Gün gün bilmiyorlar belki ama bir cezaya çarptırılacaklarını biliyorlar. Dolayısıyla bunu bilerek işliyorsa sonucuna da katlanması gerekir, eğer ıslah olması isteniyorsa. Ama maalesef cezalar caydırıcı olmaktan uzaklaşırsa veya infaz yasası adı altında çok ağır suçlar işlemiş ve bundan dolayı ağır cezalara mahkum olmuş kişiler dahi çok kısa sürede cezaevinden çıkabiliyor. Mesela gördük, 2 çocuğunu vahşice katleden bir adam 16 yılda çıkabilmiş ve ne kadar ıslah olmuş olduğu gözüküyor. Bir Genel Başkana saldırı cüretini gösterebiliyor.

Bir de bizim bu Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nda çok güzel düzenlemeler yapılmıştı. Yargılamada tutuksuz yargılamanın esas olmasına dair. Maalesef şu anda cezaevlerinde çok sayıda tutuklu var. Hükümlüler cezaları belli olmuş, onlar cezalarını yatıyorlar. Bir de henüz hüküm tesis edilmemiş ama tutuklu olarak cezaevlerinde bulunanlar var. Eğer cezaevlerindeki doluluk vs. hiçbir şekilde suçluların salıverilmesine kaynak teşkil edemez, onu meşrulaştırılamaz ama tutuksuz yargılanabilecek insanların tutuksuz yargılanmaları şeklinde cezaevlerindeki bu doluluk ve sıkışıklık giderilebilir. Bunun yanında yeni tesisler yapılabilir. Açık Cezaevlerinde bir çok güzel örnek var, kapalı cezaevlerinde de var, iş aynı zamanda bunları meslek sahibi yapan tesisleri var. Afyonkarahisar Başsavcısının bu konuda farklı projeleri var geliştirdiği. Geçen hafta bir arkadaşımız bunun 3-4 tanesini bana anlatmıştı. Benim gündeme getirmem doğru olmaz, gerçekleştikçe kendileri bunu duyuracaklardır. Hem oradaki mahkuma gelir sağlayan, hem kuruma gelir sağlayan, hem de cezaevinden çıktıktan sonra o kişinin meslek sahibi olmasını temin eden bir çok uygulama var. Bunlar yaygınlaştırılabilir. Hem bu sayede o insanların cezaevlerinde rehabilite olabilmelerine katkı sunacaktır. Bu şekilde çözümler getirilebilir. Ama işlediği suçun karşılığı olan cezayı yatmadan siz salıyorsanız bu ancak cesaretlendirici bir unsur olabilir ve öyle oluyor.” dedi.

Kadir Kaplan’ın Hüseyin Tutumlu’yla gerçekleştirdiği röportajın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/JNj-shbqbvY