12 Eylül 1980 askeri darbesi mağdurlarından Muammer Erdem nasıl ülkücü olduğunu, öğrencilik yıllarında yaşadığı zor günleri ve darbe sonrası 3,5 yıl Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı günleri anlattı.

BİR GÜN OKULUMUZU SOLCULAR BASAR, ERTESİ GÜN ÜLKÜCÜLER GELİR ONLARDAN ALIRDI

Medya03’da Kadir Kaplan’ın sorularını yanıtlayan Muammer Erdem şunları söyledi: “1950 yılında Afyonkarahisar’da doğdum. Afyon Lisesinden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünde yüksek tahsilimi yaptım. Üniversite hayatımın ilk 2 senesi çok zorlu geçti. Çünkü acayip bir sol hareket vardı. Bir tarafta Marksist-Leninistler, diğer tarafta onları durdurmak için Doğu Perinçek'in liderliğindeki Maoocular. Birbirini yeme vaziyetine giren insanlardı. Çok karmaşık bir ortam vardı. Bir gün okulumuzu solcular basar, ertesi gün ülkücüler gelir onlardan alırdı. Öyle bir hareketli bir dönem vardı. Ölenler, kalanlar, yaralanan bir sürü insan maalesef mağdur duruma düştü. Bende ülkücü kanatta idim. Zaman zaman biz de hem yurtta, hem okulda değişik mağduriyetler geçirdik. Yurtta ilk başlangıçta sol hareket mevcuttu. Bizi o zamanlar epey hırpaladılar, bilhassa fikri yönden. Ben Sosyoloji Bölümünde okurken çok kitap okuduğum için Marksist-Leninist hareketi onlardan çok daha iyi biliyordum. Onlar kütle halinde bana saldırmaya kalktılar münakaşa ettiğimizde Allah'tan içlerinde böyle helal süt emmiş insanlar da vardı. Birisi benim yanımda yer aldı ve oradan dayak yemeden kurtulduk.”

ÜLKÜCÜ HAREKETİ SAVUNDUĞUM İÇİN ÇOK KEZ SORUŞTURMA GEÇİRDİM

Ülkücü hareketin içinde nasıl yer aldığını anlatan Muammer Erdem; “Benim her türlü arkadaşım vardı. Solcu ve milli değerlere sahip olan arkadaşımlar vardı. Liseden itibaren çok kitap okuyan biriydim. Lisedeyken sol-sağ denilebilecek eserleri okudum. Bu arada Seyyid Kutup – Seyyid Muhammed Kutup’un islam ideolojisini ileri süren. Onların eserlerini de okumaya başladım. Bu okumam sadece lisede kalmadı, Üniversiteye gittiğim de İstanbul'da Beyazıt'ın karşısında Beyaz Saray diye Kitapçılar Bölümü vardır. Orada ne kadar yeni çıkan eserler varsa onları almaya başladım. Hatta bunlardan biri de, Kemal Tahir’in Devlet anasıydı. Kemal Tahir'in devlet anasını koymuşlar oraya, biz de onu sol zihniyetli olarak biliyorduk. Devlet anayı okuduğumda onun çok daha farklı düşünceleri olduğunu anladım. Bu arada tabii ülkücü hareket epey ilerlemeye başladı ve bilhassa değişik Ülkücülerin Galip Erdem, Seyit Ahmet Arvasi, Dündar Taşer gibi insanların kitaplarını da okumaya başladım. Ve onları okuduğum zaman islam ideolojisinin yeterli olmadığını, onun bir ideoloji olarak yönetim biçimi olamayacağını, dolayısıyla onun laik sistem olmadan bir işe yaramayacağını, dinin sadece bir inanç sistemi olduğunu, Allah’la insan arasında bir ilişki olduğunu düşünerek islam ideolojisi düşüncesinden kaçarak bir nevi ülkücü hareketin içinde bulunmaya başladım. Öğretmenliğe başladığımdan itibaren de ülkücü hareketi savundum, bu yüzden de bir sürü soruşturma geçirdim.

HAK, HUKUK, ADALET, MİLLİYETÇİ HAREKET DİYE İNLETİYORDUK

Tarihi bir bilgiyi paylaşan Muammer Erdem, bugün birileri tarafından kullanılan “Hak, hukuk, adalet” sloganının Milliyetçi Harekete ait olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Vatanımı korumak mecburiyetinde olduğumu, belirli şeylerden sorumlu olmam gerektiği, bu şer odaklarının bir an önce yok olması gerektiğine ve Türkiye'nin refah bir duruma gelmesi için ülkücü hareketin iktidar olması gerektiğine inanıyordum. Dolayısıyla ‘Hak, hukuk, adalet, Milliyetçi Hareket’ diye inletiyorduk. Maalesef o sloganı şimdi başkaları aldı.”

3.5 YIL AĞIR CEZADA YARGILANDIM

Kavun-karpuz kestiğimiz kör bıçak bir bıçak yüzünden 3,5 Ağır Cezada yargılandığıın anlatan Erdem şunları söyledi: “Seksende darbe oldu, o zaman ben ÜLKÜ1 başkanıyım. O anda bizim binaya gelmişler. Ben ihtilali duyar duyar duymaz derneğe gittim. Dernekte bazı evraklar vardı, onları o anda yok ettim. Ben çıktım arkamdan POLDER’li polisler gelmiş. Beni aramışlar, bulamamışlar ikinci başkan Ekrem Gürman diye bir arkadaşım vardı. Onu tutuklayıp götürmüşler, bana haber verdiler. Ben de tabii o günkü heyecanla hiç düşünmeden emniyete gittim. Emniyete gittiğimde karşımda tanıdığım Mehmet bey diye bir başkomiser vardı. Yanında tanımadığım birisi vardı, o da yüzbaşı mıymış, Askermiş. Mehmet bey bana öyle hakaret edici laflar söyledi ki şimdi söyleyemem, dondum kaldım.

Oradan çıktım, Mali Müşavir yeğenimi yanına gittim. Sonra Mehmet dediğim baş konser arkadaş oraya geldi. Gelir gelmez dedi ki; “Sen manyak mısın hocam. Listenin başında senin ismin var, intihar mı etmek istiyorsun’ dedi. Ondan sonra o arkadaşa içimden çok dua ettim. O anda açık verseydi muhakkak ben de kendimi tanıtacaktım, beni içeri alacaklardı. İçeri almadılar ama POLDER’liler Derneği kontrole gelmişler. Orada bir kör bıçak vardı, sapı filan kopuk. Kavun-karpuz kesiyorduk. Onu Adli Tıp’a göndermişler. Adam öldürebilir nitelikte dediler. Ben 3 buçuk sene ağır cezada yargılandım.”

Yılmaz Üstün bir bıçak yüzünden 6 ay cezaevinde yattı!
Yılmaz Üstün bir bıçak yüzünden 6 ay cezaevinde yattı!
İçeriği Görüntüle

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/WU9jn11Vhr0