Rusya’da 8.8 şiddetinde deprem!
Rusya’da 8.8 şiddetinde deprem!
İçeriği Görüntüle

Rolümüz öyle oturmuş ki üstümüze kendinize bile iyiyim derken gözümüzü aynadan kaçırır hale gelmişiz. Unutmayalım her gün kendimizi sustura sustura yaşarsak bir sabah kalktığımızda kendimizi bile tanıyamayız. Hülyalıca bakış açısıyla gelin hep birlikte konuya hızlı bir giriş yapalım.

Bugünü de atlattım. Ne kadar tanıdık değil mi?

Bir savaş çıkmamış, bir kriz patlamamış, dünya yerinde duruyor. Ama içimiz paramparça. Hâlâ her sabah aynı kostümü giyiyoruz. Yüzümüzde aynı sahte gülüş, aynı güçlü görünme çabası. İçinde biz yokuz. Ama mimiklerimiz hazır. Rolümüz ezberlenmiş. Sahne ışıkları yanmış. Bir alkışımız eksik! Pozitif görün, güçlü ol, dimdik dur. Günü kurtardık da peki biz ne haldeyiz? Kendimizi harcadık. Aferin bize.

Bazen bugünü kurtarma denen şey var ya. Resmen illüzyon sanki. İçimiz kanarken dışarıya enerji saçmaya çalışıyoruz.

İyiyim diyoruz ama aslında demek istediğimiz şu. Daha fazla anlatacak gücüm yok.

Birileri için güçlü görünmeye çalışırken,

kendimize zayıf bile olmaya izni vermiyoruz. Böyle böyle gün geçtikçe kendini unutmuş kahramanlara dönüşüyoruz. Evet günü kurtarıyoruz ama geceleri de uyuyamıyoruz. Kahvaltı yerine umut çiğniyoruz.

Sabrımızı sinirle yoğuruyoruz. İç sesimizle midemiz savaş halinde bugün hallettiğimizi sandığımız her şeyi terapiste anlatıp bir de üzerine para ödüyoruz!

Ne komik değil mi? İroni ama gerçek.

Şimdi durup soralım kendimize. Hergün günü kurtarmak demek gerçekten başarı mı?

Yoksa yavaş yavaş kendimizi kaybetmek mi? Bu yüzden artık zamanı geldi. Günü değil kendimizi kurtarma zamanı. Her sabah aynı yalanları giyiyorsak üstümüze bir gün aynaya baktığımızda çırılçıplak kalırız. Maskesiz, filtresiz, neşesiz, kimliksiz.

Yorgunsak dinlenelim. Üzgünsek ağlayalım. Sevilmediğimizi hissediyorsak gidelim.

Sakın ha günü kurtarmak adına bize ait olan hiçbir duyguyu pazarlık masasına yatırmayalım. Çünkü herkesin beklentisini karşılayacağım derken kendimize yabancılaşırız. Bir gün aynaya bakarız ve o gözlerde bir yabancı buluruz. Karşımızda biri var bizin gibi bakmayan.

Bizin gibi hissetmeyen.

Biz olmayan. Yarı gülümseyen ama içten içe yok olmuş biri.Ve o an anlarız. Çünkü her sabah aynı yalanı üstümüze giye giye ruhumuz çıplak kalmış. Biz kendinizi ihmal ede ede değil bizi hiçe sayanları memnun ede ede eksilmişiz.

Şimdi kendimiz için küçük bir devrim yapalım. Başkasına değil kendimize gülümseyelim.

Mutluluk postu atmamıza gerek yok.Gerçek olalım yeter. Gülüşümüzü ödünç vermeyelim kimseye. Çünkü gün gelir o gülüşün bedelini de ağır öderiz. Günü kurtarmak artık yetmiyor.

Çünkü mesele bugün değil. Mesele bizim hâlâ kendimiz kalabilmemiz.