12 Eylül 1980 askeri darbesi mağdurlarından Yahya Tür acı dolu günleri Medya03’da Kadir Kaplan’a anlattı.
BUGÜN TÜRKİYE’Yİ YÖNETECEK KADROLAR, O ZAMANLARDA ÖLDÜRÜLDÜ
70’li yıllardan bahseden Yahya Tür, “Devlet olaylara hakim değildi. Hiçbir yerde, hiçbir şekilde otorite sağlayamıyordu, güvenlik güçleri de dahil. Güvenlik güçlerinin içerisinde ayrımcılık vardı. POLBİR sağ kesimden aktif olan insanları, POLDER’de sol kesimden insanları kullanmaya çalışıyordu. Sokak olaylarında polisin etkisi vardı. Şöyle söyleyeyim: Öldürülen Adana Emniyet müdürünün ekibi komple Afyon’a sürüldü. Afyon’da bazı POLDER mensubu polisler gündüz görevde, gece eylem yaparlardı. Biz bunlara çok vakıf olduk. Öğretmenler arasında da bölünme vardı. O zaman gençlik arasında olayların vuku bulması, devletin içerisinde özellikle güvenlik güçleri tarafından yönlendirildiğine inandığımı söylemek istiyorum. O dönemde gençlik o şekilde hareket ettiriliyordu. Bugün Türkiye’yi yönetecek kadrolara sahip olması gereken gençler o zamanlarda öldürüldü.”
UŞAK VE ANKARA’DA BIÇAKLANARAK YARALANDIM
Uşak’ta ve Ankara’da bıçaklandığını ifade eden Tür şunları söyledi: “Olaylar ortaokul seviyelerine kadar düşmüştü. Öğretmenlerin, öğrencilere siyasi olarak Allah'ı inkar ettiklerini ya da bunu zorla kabul ettirmeye çalıştıklarını falan söylediklerinde biz tepki göstermeye çalıştık. Gençliğin verdiği o enerjiyle kavgalara girmeye başladık. Ben çok genç yaşta ocak yönetiminde yer aldım ve 3 dönem ocak yönetiminde bulundum. Kısa bir dönem de ilçede Ocak Başkanlığı yaptım. Bu arada Uşak’ta bir cinayete maruz kalan bir abimizin cenazesine gittiğimizde yaklaşık 300 kişilik bir grubun arasında kaldık. Ben yaralı olarak kurtuldum. Sonra aynı şekilde Ankara'da bir ziyarete gittiğimizde Üniversitede 3 arkadaşımız kalmış onları kurtarmaya gittiğimizde orada da aynı şekilde bıçaklanarak yaralandım.”
YAPTIĞIMIZ-YAPMADIĞIMIZ TÜM SUÇLAMALARI KABUL ETMEK ZORUNDA KALDIK
Afyon’da olan faili meçhul bütün olaylardan sorgulandıkları ve bazı suçlamaları kabul etmek zorunda kaldıklarını ifade eden Tür şunları söyledi: “Darbeden 2.5 ay önce Afyon’daki olaylardan dolayı, yönetici olduğumuz için bizi aldılar. Afyon'da olan faili meçhul tüm olaylar dahil hepsinden sorguladılar. Yaptığımız-yapmadığımız suçlamaları kabul etmek zorunda kaldık. Biz bu olayların olmasına karşıydık ama yapan arkadaşlar bu şekilde yapmışlar. Fakat biz sonradan vakıf olduk. Dediler ki! sonradan da vakıf olmuş olsan cezasını çekeceksin dediler, çektik.”
3.5 YIL CEZAEVİNDE KALDIM
Cezaevinde gördüğü işkence nedeniyle Ankara Numune Hastanesi’nde gözetim altına alındığını ifade eden Tür sözlerini şöyle sürdürdü: “Yaklaşık 3.5 buçuk yıl cezaevinde kaldım. Afyon Cezaevi'nden Eskişehir Askeri Gözetim Evi’ne gönderildim. Buradan Sivil cezaevi gönderildim. Sivil cezaevinde bana yapılan işkenceden dolayı Ankara Numune Hastanesinde gözetime alındım. Buradan Mamak cezaevine götürdüler 4 gün orada kaldım. Oradan Ulucanlar cezaevine götürdüler, 4 günde orada kaldım. Ondan sonra Eskişehir cezaevine geri getirdiler. Eskişehir'de cezaevinde iken mahkeme iyi halden tahliye kararı verdi. Mahkemem dışarıdan devam etti. Askere gittim, 1 yıllık asker iken cezamız kesinleşti. Askerden alındım Pınarhisar Askeri Cezaevine götürüldüm. Daha sonra Afyon’un Sincanlı Cezaevine geldim ve kalan cezamı orada bitirdim.”
BİR SÜRE SİVİL POLİSLERİN KONTROLÜ ALTINDA YAŞADIK
Cezaevinden çıktıktan sonra yaşadığı sıkıntılardan da bahseden Tür sözlerini şöyle sürdürdü: “Ailem benim yüzümden çok sorunlar yaşadı. Biz 7 kardeşiz, en büyükleri benim. Benden sonra 2 kız kardeşim ve diğer kardeşlerim vardı. Cezaevinden çıktıktan sonra iş hayatına atılmak için bir şeyler yaptığımda gelirken-giderken devamlı sivil polislerin kontrolü altında yaşadık. Bir müddet böyle devam etti. Ben evimden çıktığımda nereye gidersem oraya kadar takip ediyorlardı. Eve döndükten sonra bırakıp gidiyorlardı.”
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
