Rektörlük görevinin birinci 4 yıllık sürecini değerlendiren ve ikinci 4 yıl için çalışmalara başladıklarını söyleyen Karakaş, şöyle konuştu: “Bugün, benim için Rektörlük görevimde ikinci dönemin ilk günü. Bu gece yayımlanan Resmi Gazete ile yeniden Rektör olarak atandım. İkinci 4 yıl için kolları sıvadık. Geçtiğimiz 4 yıla baktığımızda bazı şeyler eksik kaldı. Göreve başlamamızdan kısa süre sonra pandemi ile karşılaştık ki bu süreç 2 yıl kadar sürdü. Pandemi ülkemiz ve üniversitemiz için zorlu bir süreçti. Bu süreçte belki de üniversitede en çok yorulan kişi ben oldum. Rektör olmak yorulmanızı engellemiyor. Bu süreç içerisinde bütün iletişim kanallarını öğrencilerimiz için açtım. 40 binin üzerinde mesaja cevap verdim. Bu sürecin sorunsuz bir şekilde atlatılması için bütün ekibimizle elimizden gelen gayreti gösterdik. Ama yüz yüze eğitimin yerini tutmayan bir uzaktan öğretim gerçeği ile karşı karşıya kaldık. Bunu da imkanlar doğrultusunda sorunsuz bir şekilde yürütmeye çalıştık. Akabinde yaşanan savaş, krizler ve son olarak deprem ile sarsıldık. Dolayısıyla bu 4 yılın eksiklikleri var. Ama biz birbirimize camdan da baksak, bu eksiklikleri gidermeye gayret ettik. Sizin de bireysel gayretleriniz çok önemli.”
“BİREYSEL ÇABA ELZEM”
Bir kurum, ne kadar mükemmel eğitim öğretim faaliyeti sunarsa sunsun, öğrencinin kendi gayreti olmadan, kendi donanımını artı değerlerle güçlendirmeden, bu çağdaki rekabette öne geçemeyeceğini kaydeden Karakaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Rekabette öne geçmenin şartı bireysel donanımı güçlendirmek. Kendi gücünüzü, enerjinizi, kendi donanımınızı asla unutmayın ve bunlarla kendinizi güçlü bir birey olarak inşa edin. Hayata sadece kendimiz algısıyla da yaklaşmamamız gerek. Biz bir toplumun içerisinde yaşıyoruz. Bu toplumun değerleri, inançları, kültürü ve geldiği bir medeniyet havzası var. Dolayısıyla içinde yaşadığımız coğrafyanın birikimi ve müktesebatı var. Bizler hem bu birikim ve müktesebattan besleneceğiz hem de yaşadığımız ülkeye karşı sorumluluğumuzu da üstleneceğiz. Bunun için sizden beklentimiz; kendinizi yetiştirmiş güçlü bireyler olmanızın yanında, ailenize, içinde yaşadığınız topluma, ülkeye ve insanlığa karşı sorumlu olduğunuzu unutmamanızdır. Sosyolojide biz bunu öğretmeye çalıştık. ‘İnsan nedir’, ‘toplum nedir’ sorusunu analiz ederken aslında bunları anlatmaya çalıştık. Bir sosyolog olarak bunun bilgisine sahip kişilersiniz. Aynı zamanda güçlü bireyler olarak yaşama sımsıkı tutunma noktasında da içinde bulunduğunuz toplumun atmosferinden kopmayınız. Sizler köksüz değilsiniz. Hepinizin ailesi var. İçinde yaşadığınız toplum var. Referans dünyanız var. Bundan kopmayın. Her toplumsal kesimin bir referans dünyası vardır. Orada kişi kendisini bulur. Oradan ayrıldığınızda yabancılaşma yaşarsınız.” Diye konuştu.