Afyonkarahisar Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Psikolojik Danışman ve Uzman Aile Danışmanı Sevda Doğan medya03.com’da Rasime Fedakar’ın hazırlayıp sunduğu ‘Sözün Özü’ programının konuğu oldu. Aile içi iletişim konusu ele alındığı programda konuşan Sevda Doğan merak edilen bir çok konuya açıklık getirdi.
ÇOCUĞUN EVDE ÖĞRENDİKLERİ İÇ SESİ HALİNE GELİR
“Aile toplumun temel taşıdır.” diyen Doğan şunları söyledi:
“Aileler bütün ve sağlıklı olduğunda o aileden doğan, yetişen çocuk da toplumun bir ferdi olduğu için aynı becerilerle topluma kazandırılır. Her ailenin bilinmeyen kuralları vardır. Bir iklimi, bir yapısı vardır ve bu düzen ebeveynlerin de kendi anne babalarından öğrendiği, onlardan miras gelen, aslında bir takım yazısız kurallardır. Buna aile mirası diyebiliriz. Yüksek sesle söylenmez ama her birey tarafından bilinir. Örneğin duygular konuşulmaz, bazı konular sır gibi ailede saklanır, dışarıya taşınmaz. Bunlar konuşulmaz ancak aile içinde herkes ne anlama geldiğini bilir. Çünkü, çocuk büyüdüğü evdeki sorunları içselleştirir. En doğrusunun da burada öğrendikleri olduğunu farz eder ve buna göre hayatını şekillendirir. Zamanla evde öğrendikleri iç sesi haline gelir. Evde yaşanan bir sorun varsa şayet bunu tehdit olarak algıladığı için bu sorunun kendinden kaynaklandığını düşünür. Çünkü gelişimsel travmaya göre evde yaşanan bir sorun çocuğun kendinden kaynaklandığıdır.”
HER ÇOCUK ANNE-BABANIN PROTOTİPİDİR
“Bu dönemde özellikle 0-6 yaş döneminde çocuklar ben merkezci yapıdadır ve etrafında olan her şeyi kendine yönter.” diyen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani bir problem varsa bu çocuğun kendi benliği, kendi suçudur. Kendisinden kaynaklanan bir problem sebebiyledir. Böyle düşünürse şayet bu sorunu çözebilir. Çünkü ebeveynin bakımına muhtaç olduğu için asla anne-babanın problemi, onların kavgası, evdeki konuşulmayan sorunlar, çocuktan anne-babadan kaynaklanmaz ona göre. Bu mutlaka kendiyle alakalı bir problemdir. Ebeveynler böylece sorunu çözebileceğini ümit eder. Her çocuk anne babanın bir prototipidir.”
ÇOCUKLAR NEDEN KÜSERLER EBEVEYNLERİNE?
“Özellikle aile içi küskünlükler benim çok ilgimi çekiyor.” diyen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sizler de muhakkak rastlamışsınızdır veya dinleyicilerimizden anlatacağım tarzda ilişki dinamikleri olan bireyler varsa muhakkak yardım alsınlar zaten. Aile içi küskünlükler aylarca, yıllarca aile içinde küs eşlere rastlamışsınızdır. Tabii bunun bir çok sebebi var. Biz esas psikolojik nedenlerine dayanacağız ama kısaca da söylemem gerekirse yanlış anlaşılmalar olabilir, çatışmalar olabilir. Duygusal kopukluklar, ifade edilemeyen duygular ki toplum olarak bence en büyük problemimiz kendimizi ifade edemeyişimizden kaynaklanıyor.
Aktif dinleme eksikliği, gerçekçi olmayan beklentiler, rol çatışmaları, baskı ve kontrol etme isteği bir eşin diğerine yönelik takındığı bir tutum, baskı altına almak, onu sindirmeye çalışmak. Mesela empati yoksunluğu veya benlik saygısındaki bir düşüş de buna sebebiyet verebilir. Burada çocukları ele almak isteriz. Çocuklar neden küserler ebeveynlerine? Onlardan ilgi bekledikleri için ve onların ilgisini üzerine çekebilmek için. Aslında küsmek de zaten çocukların yapacağı bir eylemdir. Çünkü çocuklar kendilerini ifade edecek dil becerilerine sahip olmadığı için küserler, kendilerini beden diliyle anlatmak isterler.”
ANNELER EŞLERİNDEN GÖREMEDİKLERİ İLGİYİ ERKEK ÇOCUKLARINDAN BEKLİYORLAR
“Eşinden yeterli ilgiyi göremeyen bir kadın annesinden de yeterli ilgiyi görememiştir. Muhtemelen eşinin de ilgisini itiyor olabilir, istemiyor olabilir bilinç dışında. Bunu kendi bebeklerine yansıtıyor olabilir. Aslında hep babalara seslendik bugüne kadar. Şimdi erkek çocuğu olan annelere seslenme sırası geldi.” diyen Doğan sözlerine şöyle devam etti:
“Çünkü çok görüyorum. Bu çok hastalıklı bir ilişki. Erkek çocuğu olan anneler eşlerinden göremedikleri ilgiyi kendi oğullarından bekliyorlar. Onların tolere etmesini istiyorlar. Bu annenin yutuculuğu maalesef erkek çocuğunu çok ciddi problemlerle karşı karşıya getiriyor. Çok fazla omuzlarına sorumluluk yüklememize neden oluyor. Annesine bakım vermesi gerektiğini, annesiyle ilgilenmesi, onu mutlu etmek zorunda olduğunu düşünüyor. Halbuki şunu hiç unutmayalım, ben bu örneğin her zaman veririm. Anne baba= bir arada çocuklar onun altındadır. Yani anne baba her zaman vermek zorundadır. Çocuk da almak zorundadır. Bu illa maddi bir şey olarak düşünmeyelim ilgi sevgi olarak da düşünelim tabii ki çocuklar küçükse maddi olarak da ihtiyaçlarını gidereceğiz ama anne baba her zaman vermek zorundadır çocuk da almak zorundadır. Burada az önceki örnekte dengesizlik ortaya çıkıyor anne oğulla yan yana geliyor baba dışlanıyor.” dedi.
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.