© Medya 03

Öğretmenlik, dersi anlatıp çıkmak değil

“Okuma kültürümüz, okuma alışkanlığımız” başlıklı konferansta konuşan Demir, “Öğretmenin en önemli vazifelerinden birisi de çocuklarımızı dilimizin ve edebiyatımızın güzel örnekleriyle, güzel eserleriyle buluşturmaktır. Ders anlatıp çıkmak değil. Bu çocuklara güzel eserleri okutmaktır.” Dedi.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Türkçe Topluluğu tarafından “Okuma Kültürümüz, Okuma Alışkanlığımız” başlıklı bir konferans düzenledi. AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Demir’in verdiği konferansa, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nusret Koca, akademik personel ve öğrenciler katıldı.
Prof. Dr. Celal Demir konuşmasında okumanın kısa tarihinden bahsederek, Türk geleneğinin sözlü kültüre dayandığını ifade etti. Demir bu durumun Tanzimat’ın ikinci dönemine kadar devam ettiğini belirterek, “Biz bilgilerimizi ve kültürümüzü dinlediklerimizi biçimlendirerek oluşturmuşuz. Bizde dinleme kültürü gelişmiş. Edebiyatımız da zaten sözlü edebiyattır. Yazılı edebiyat bizde çok sonra başlamıştır” dedi. Türk toplumunda okuma kültürünün Tanzimat’ın ikinci döneminde edinilmeye başladığını kaydeden Demir, “Tanzimat’ın ikinci döneminde gazeteler ve dergiler çıkmaya başlamış. Şairler  ve yazarlar yazmaya başlamışlar ve yazdıklarının okunmasını istemişler. Şinasi başta olmak üzere yazdıklarının anlaşılması için daha sade bir dil kullanmaya gayret etmişler. O dönemin şair ve yazarları yazdıklarının okunması ve anlaşılması için daha sade bir dil kullanmaya başlamışlar. Ahmet Mithat başta olmak üzere Tanzimat’ın ikinci döneminde iyi bir okuyucu kitlesi oluşturmuşlar” diye konuştu.
ANLAMAK BAŞKA BİRŞEY, İDRAK ETMEK BAŞKA BİR ŞEY
Okuma alışkanlığı kazanmanın önemini anlatan Demir, çocukların bu alışkanlığı kazanmasında, öğretmenlere  önemli görevler düştüğünü kaydetti. Demir sözlerine şöyle devam etti:
“Öğretmenin en önemli vazifelerinden birisi de çocuklarımızı dilimizin ve edebiyatımızın  güzel örnekleriyle, güzel eserleriyle buluşturmaktır. Ders anlatıp çıkmak değil. Bu çocuklara güzel eserleri okutmaktır. Çocukların bu eserleri okumasını sağlamaktır. Çocuk iyi yetişmiş ve bilinçli, iyi bir öğretmenin rehberliğinde olursa, bilinçli bir öğretmen çocuğa rehberlik ederse 10-11 yaşında kitap okumayı öğrenir. Bu öğrenme okuma yazmayı öğrenme değildir. Kitap okumayı öğrenmek derslerin dışında bir kitap alıp okumaktır. Bu anlayış oluşur çocukta. Çocuk 12 yaşında, yani beşinci sınıfta kitap seçmeye başlar. ‘Ben bu kitabı seviyorum, bunu sevmiyorum. Şöyle bir kitap okumak istiyorum’ demeye başlar. 13-14 yaşında, orta okul ikinci ve üçüncü sınıfta çocuk okuma alışkanlığı kazanır ve öğretmeninden ya da ailesinden kitap istemeye başlar. Okudukça anlamayı öğrenir. Anladıkça da idrak etmeye başlar. Anlamak ve idrak etmek farklı şeyler. İdrak etmekle daha derinden anlamaya başlar. İdrak etmek demek dinlediği ya da okuduğu şeyi derinlemesine anlamak demek. Çocuklar bizi anlarlar. Anlamak başka bir şey, idrak etmek başka bir şey.”

 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER