Medya03’de Rasime Fedakar’ın hazırlayıp sunduğu ‘Sözün Özü’ programının konuğu olan Eğitimci, Turizmci Arif Keskin Afyonkarahisar’a gelen insanların, “Afyon ne kadar güzel bir yermiş, ne kadar temiz bir şehirmiş. Biz gelip geçiyorduk ama hiç bu kadar görmemiştik. Rüyada gibiyiz.” dediklerini aktardı.
Keskin şunları söyledi: “Bizim serüvenimiz 2008-2009, daha önce de 83-84 yıllarında başlar. 1984 yılında bir arkadaşım bana geldi: “Hocam bir yer aldık, tarihi bir konak. Fakat hanımla kavga ediyorum. Buranın restore edilmesi lazım.”dedi. İlk konağı herkesin bildiği İzmirlioğlu’nun Ardiyesinin yanında bir yeri restore ettik. Rölevisini çıkardık, Konya'ya gidip geldik, orayı restore ettik. Daha sonra Afyon’un SİT alanı içerisine alınması için oradaki gönüllü fotoğraf çalışmalarına katıldık, rahmetli Müze Müdürü Ahmet Topbaş’la birlikte. Daha sonra Mevlevi Caminin karşısında Mevlevi konağıyla ilgili çalışmalarımız oldu. En sonda Ulu caminin karşısında bir işletmeye ihtiyaç olduğu hasıl olunca oraya bir işletme açmak durumunda kaldık.
KONAĞIMIZI ÜCRETSİZ GEZEBİLİRSİNİZ DEDİĞİMİZDE ŞAŞIRIYORLAR!
“Konağımıza gelen müşterimiz değil, misafirimiz. Misafirden para mı alınır?” diyen Keskin şunları söyledi: “Burada öyle bir şey yapmalıydık ki, herkes gelip rahat etmeli. Hiç kimse dolaşırken ayakkabını çıkart, galoş giy, şöyle yap, böyle yap, insanlara müdahil etmeden herkes gelip gezmeli, kendini evinde gibi hissetmeli.
2 gün önce bir gezgin geldi. ‘Hoş geldiniz, konağımızı ücretsiz gezebilirsiniz’ dedim. ‘Neden ücretsiz’ dedi. Çünkü; ‘Gelenler bizim müşterimiz değil misafirimiz. Misafirden para mı alınır!” dedim. O’da şaşırdı.
Tabii ki Afyon'da daha önceden böyle tarihi ve turistik yerleri gezmek için gelen insanların bir çay içecek yeri yoktu. Biz Afyon'daki yöresel ne varsa konağımızda bulundurmaya çalıştık. Öyle arşivler oluşturduk. Güzel objeler koyduk ve şimdi gelenlerin hepsi hiç kimse yanında olmadan dolaşıyor. Orada çay içmek isterlerse içer, parası varsa alırız, yoksa almayız. Hepsine ikram ederiz. Afyon'un yöresel yiyecek ve içeceklerini tanıtmaya çalışırız.”
AFYON’UN YÖRESEL GAZOZUNDAN BAŞKASINI SATMAYIZ
“Mesela biz Afyon'un yöresel bir gazozu var, ondan başkasını satmayız.” diyen Keskin şunları söyledi: “İsmine de yöresel gazoz dediğimizden insanlar bu yöresel gazozu içmek için özel geliyorlar. Kışın sobanın üzerinde küçük patatesler koyarız. Onları her gelene bir tane bile düşmüyor. Bazı zaman yarım, bazı zaman çeyrek veriyoruz. O insanlar, o patatesi özleyerek geliyor. Şu mevsimde, şu sıcağın içerisinde insanlar patates var mı diye şaka yaparak geliyor.”
AFYON’A GELENLER “RÜYADA GİBİYİZ” DİYORLAR!
“Afyon'daki turizmin potansiyelinin farkına varmak gerek. Bunun için mihenk noktaları var.” diyen Keskin sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Bu mihenk noktalarına güler yüzlü insanların açmış olduğu işletmeler Afyon'un potansiyelini geliştiriyor. Mesela Millet Hamamının karşısında, Mevlevihanenin karşısında güler yüzlü insanlar var. Ulu caminin karşısı da böyle. Gün geçtikçe Afyon esnafı o kadar güzel şeyler yapıyor ki. Dönüşler şöyle geliyor: “Afyon ne kadar güzel bir yermiş, ne kadar temiz bir şehirmiş. Biz gelip geçiyorduk ama hiç bu kadar görmemiştik. Rüyada gibiyiz.”
ULU CAMİ ETRAFINDA 100’ÜN ÜZERİNDE YATIR VAR
“Sonra Konağımızın içerisinde öyle bir maneviyat zaten var. Bizim Konağımız Ulu caminin içerisindeki Çil hafızın kendi öz yeriymiş.” diyen Keskin şunları söyledi:
“Orada hem dini hizmetleri yürütür, yanındaki dergâhta hafızlar yetiştirirler. Arka taraf müştemilatta yemek hazırlanırmış. Bütün Afyon'a gelen insanlar mutlaka oraya uğrarmış, içeride bir manevi hava var. Bir de Ulu Cami etrafında 100’ün üzerinde maneviyatı yüksek yatırlar var. Ortaya çıkarılması gereken, insanlara tanıtılması gereken yerler var.”
EL SANATLARIYLA UĞRAŞANLARA MEKANIMDA ÜCRETSİZ YER VERECEĞİM
El emeğiyle uğraşan insanları ayakta tutmak için elinden geleni yapacağını ifade eden Keskin, “Kemik tarak, tespih, keçe işiyle uğraşan varsa bana ulaşsın. Afyon'da hangi el emeğiyle uğraşan insan varsa bana ulaşsın. O’nlara mekanımda ücret almadan yer vereceğim. Çünkü; yöresel el emekleriyle uğraşan insanlar kira ödedikleri zaman bunların altından kalkamıyorlar ve geliştiremiyorlar. Bunun için yer vereceğim ve bunları ayakta tutmak için elimden geleni yapacağım. Bizim artık parayla işimiz yok. Bizim bu çalışmalarla işimiz var. Onun için Afyon'un en güzide yeri Ulu caminin karşısında direniyoruz ve her geleni davet ediyoruz misafir olarak. Gelsinler başımızın üstünde yeri var, ağırlayalım.”
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.




