En değerli varlığını Türk Milletinin varlığı ve geleceği için; vatan, bayrak ve millet uğruna cepheye gönderen Türk Milletinin anası Zübeyde Hanım önünde saygıyla minnetle eğiliyorum. Mekanı Cennet olsun.

Anne kavramı, bizler için yılın yalnızca bir gününde hatırlanıp kutlanacak bir değer değil, cennetin müjdecisidir. Bütün annelerin gülümsediği, bütün annelerin evlatlarıyla kucaklaştığı bir gündür ve Annelerimizin yüzünün güldüğü özel gündür.

Yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz,

“Anne cennet kapılarının ortasındadır.”

“Cennet annelerin ayakları altındadır.” sözleriyle anneliğin önemini vurgulamıştır.

Victor Hugo, ise bir annenin, savaş sırasındaki fedakârlığını bir eserinde şöyle anlatır:

“Ekmeği ikiye böldü ve aç çocuklara verdi. Çavuş, ‘kendine hiç ayırmadı’ diye homurdandı. Bir asker, ‘çünkü aç değil’ dedi. Çavuş, ‘hayır, o bir anne’ diye karşılık verdi…”

Kalplerde yaşatılan tüm annelerin; evlat sevgisini hiçbir sevgiye değişmeyen kutsal varlıklardır. Annelerimiz, yeryüzünde en kutsal görevi üstlenen, karşılıksız sevgi, hoşgörü ve mutluluğumuzun kaynağı olan, bizleri dünyaya getiren ve iyi bir şekilde yetişmemizi sağlayan en değerli varlığımızdır. Varlığımızı borçlu olduğumuz; sevginin, şefkatin, sabrın eşsiz timsali olan annelerimizin, üzerimizdeki emeklerinin çok büyük olduğu herkesin bildiği bir gerçektir.

Sevgili anneler, biliyoruz ki sizin destanınızı yazmaya kalemler ve kelimeler yetmez…

Hepimizde çok iyi biliyoruzdur ki; senede bir gün ne anneyi anmaya yeter, ne de sevgi ve saygı gösterileri bir yaşam boyunun karşılığı olabilir. Bütün bir yıl boyunca kutlanan özel günlerin içinde belki de en anlamlısıdır “Anneler Günü”. Klasik sözcüklerle “doğurup, büyüten, çocukları uğruna canını vermeye hazır annelerimiz” diye başlayan cümleler, anneliğin gerçek anlamını ifade etmek için yeterli değildir. Kitaplarda yer alan cümle ve tanımlamalar anne ve çocuk arasında henüz çocuk dünyaya gelmeden başlayan ilişkiyi anlatmak için kafi gelmemektedir. Anne ve çocuk arasında doğumla birlikte başlayan bu güçlü ilişki hayat boyu sürmekte ve hatta ölüm bile bu bağı sonlandıramamaktadır.

Anneler veya babalar gününü hatırlanması düşünülmesi ve kutlamanın dinen sakıncası olduğunu düşünmemekteyim. Hatta anneler ve babalarla çocukları arasında yakınlaşmaya ve sevgiye vesile olduğu için, onları mutlu etmek onlara zaman ayırmak bu özel günlerinde yanlarında olarak bir gün değil her gün gönüllerini almak çocukları için sevap da kazanabilir. Bu bir sevgi vesilesidir ve onların yayında olarak mutluluklarında yanında olmak önemlidir.

Çocuklarını iyi yetiştiren annelerin içinde yaşadığı toplum ahlak ve medeniyet açısından da kalkınır. Merhametin ve sevginin tükenmez kaynağı olan annelerimiz bıkmadan, usanmadan her anlamda güzel nesillerin yetişmesi için çalışırlar. Çocuğu için tüm benliğini ortaya koyan anne hayatın anlamıdır ve “Her şeydir”. Bu yüzdendir ki Dinimiz de anneye büyük ehemmiyet vermiş ve “Cennet annelerin ayağı altındadır” emri ile annenin önemi vurgulanmıştır.

Her yıl Mayıs ayının ikinci haftasında kutladığımız bu özel günün tarihçesi ve Anneler günü geleneği, Antik Yunanların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rhea onuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa'nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı ve düzenlenen bahar kutlamalarına kadar dayanmaktadır. Mayıs ayının ikinci haftasının pazarında “Anneler Günü” kutlaması için insanlar çevresini ikna etmiştir. Böylelikle, “Anneler Günü” için bir diğer kampanya da hayata geçmiş olmuştur. Bu zamana kadar bu özel gün, insanların kendi çabaları ile ilan edilmiş ve içlerinden geldiği gibi kutlamaları sonucu devam etmiştir.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde “Anneler Günü” ulusal tatil ilan edilmiş olup, ardından hızla tüm dünyaya yayılarak 1955 yılından beri de ülkemizde kutlanmaktadır. Özetle çok uzun yıllardan bu yana her mayıs ayının ikinci pazarı tüm insanlık tarafından annelere ait bir gün gibi kabul edilmektedir.

Kadın, Anne olmakla şereflerin en yücesine nail olmuştur. Toplum onun sayesinde ayakta durmaktadır. O yetiştirdiği fatihlerin beşiğini sallamasa, onları zafer türküleriyle büyütmese medeniyetler kurulmazdı. Şefkat ve merhametin adıdır “anne”. Cenneti bile ayağının altına alan ve cennetin bizzat kendisi olandır. Onun güçlü kalbi insana cenneti yaşatmaktadır. Mırıl mırıldır dilleri, hiç bitmeyen duâları vardır anaların. Duâ kitaplarında olmayan, hiçbir yerde bulunmayan, tam da kalbinin ta içinden gözyaşıyla beraber dökülen yağmur gibi, inen rahmet gibi. Islanır çorak topraklar gibi rahmete susayan gönüllerimiz ve bir kış günü hâlâ üşümüyorsa içimiz, annelerimizin duâlarıdır bizi ısıtan…

İşte o eli öpülesi annelerden biri de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi, Zübeyde Hanımdır. Atatürk’e sevgisi ve duası ile güç vermiş ve onun en büyük destekçisi olmuştur.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN Annesine “Molla Hanım” denildiği gibi, kendisine de “Zübeyde Molla” deniliyordu. Bu, “bilge” kişiliğini ifade eden bir lakaptı. Muhafazakâr, geleneklerine bağlı bir kadındı. Ali Rıza Efendi öldüğünde Mustafa Kemal, henüz yedi yaşındaydı Zübeyde Hanım oğlu Mustafa ve iki kızı ile yalnız kalmıştı.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN, Annesini çok severdi. Annesinin sevdiği bir şarkıyı duyduğu zaman gözleri yaşarırdı. Her sabah uyandığında temizliğini yapar, giyindikten sonra ziyaret için annesine haber gönderir, izin isterdi. Zübeyde Hanım da aynı şekilde hazırlığını yaptıktan sonra oğlunu kabul ederdi. Bu görüşmelerde Mustafa kemal Paşa, annesinin elini öper, onun hayır duasını alırdı. Bir süre annesi ile kalıp sohbet ederlerdi. Zübeyde Hanım oğluna “Mustafa’m”, “Sarı Mustafa’m” diye hitap eder; çoğu zaman bunu az bulur, “Paşam” veya “Sarı Paşam” diye hitap eder veya anardı.

Atatürk’ün yaşamının büyük bir bölümünde yanında olan Zübeyde Hanım “Atatürk’ün çok sevdiği ve saydığı anası ile terbiye ve zekâ bakımından vaziyetlerini anlattığı şu sözlerinde, bir milli kahramanı doğuran ve yetiştiren “Türk Anası’nın “devlet terbiyesini ve fazileti” ni ne güzel ortaya koymaktadır: Bayan Zübeyde, daha küçük yaşta yetim kalan oğlunun her durumuyla yakından ilgilenirdi. Çünkü onun yetişmesinde ve yetiştikten sonra memlekete yararlı olmasında büyük etken olmuştur. Atatürk’e tam anlamıyla hem analık hem babalık etmişti. Bu ana, oğluna daha beşik çocuğu iken vatan ve millet sevgisini telkin eden ninnilerden başlamış, onu her çağında duygularla büyütmüş, öğrenime yönlendirmiş, ilim ve irfan aşılamıştır. Yetişen, makamını bulan kurtarıcı oğlunu o, Mustafa Kemal yapmıştı. Zübeyde Hanım, fedakâr bir anneydi. Oğlunun yetişmesinde emsalsiz emekleri geçmişti. Yıllarca oğlunun hasretine katlanmış olsa da nihayetinde oğlunun zaferlerini görebilmişti.

Sen cepheye gidersin. Benim yüreğim bunu bilir. Senin için dua ediyorum bilesin. Bil! Ve de Mustafa’m, zaferi ele almadan dönme. Ben, seni beklemeyi bilirim.” demiştir.

Bir Anne tüm Dünyayı Değiştirebilir! derken Bizlere sonsuza dek yaşatacağımız Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lideri armağan eden, ayrıca Millî Mücadelenin başarıyla sonuçlanmasıyla oğlunun büyük başarısını görmenin mutluluğunu yaşayan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK gibi vatansever bir evladı bu vatana kazandıran Zübeyde Hanım’ı saygıyla anıyorum.

Bizi millet yapan değerlerin her birimizde hayat bulmasında, yaşatılmasında en çok annelerin payı vardır. Üzerimizde ödenmez hakları bulunan, karşılıksız sevgi, fedakârlık ve sabırlarını hiçbir maddi değerle ölçemeyeceğimiz annelerimiz her zaman baş tacımızdır. Bizleri dünyaya getiren, büyütüp yetiştiren, sevgiyi, saygıyı öğreten şefkatleriyle kuşatan annelerimizi sadece belirli günlerde değil her an hatırlamalıyız. Dünyada anne sevgisinin yerine konabilecek başka hiçbir değer yoktur. Hayattaki en önemli hazinemiz olan annelerimiz, sevgilerin en yücesine, mutlulukların en güzeline layıktır. Vatan ve milletimize en iyi şekilde hizmet ederek onlara layık evlatlar olduğumuzu ve emeklerinin boşa gitmediğini annelerimize göstermeliyiz.

Kısacası kelimelerle anlatılamayan ve tarifi olmayan Anne; nefes alamadığın her an için, nefesini uzun uzadıya tutarak yaşayabilmek demektir. İyi bir doktor olmak ve bir öpücükle bütün ağrıları sızıları dindirebilmektir. İyi bir avukat olmak ve çocuğunun haklarını her yerde kayıtsız şartsız savunabilmektir. İyi bir mühendis olmak ve evin her yerini dolduran oyuncakları sistematik olarak bir odaya toplayabilmektir. İyi bir aşçı olmak ve evdeki herkesin isteğine göre yemek yapabilmektir. İyi bir his sahibi olmak ve dünyanın öbür ucundan bile çocuğunun yaşadıklarını yüreğinde hissedebilmektir. İyi bir sabır taşı olmak ve aynı sorunun yanıtını hep aynı sabırla bıkmadan usanmadan verebilmektir. İyi bir öğretmen olmak ve çocuğuna ihtiyacı olan her şeyi öğretebilmektir. İyi bir psikolog olmak ve 7 gün 24 saat kesintisiz ve karşılıksız hizmet verebilmektir.

Anneler Günü vesilesiyle annelerimizin kıymetini bir kez daha hatırlamak ve minnettarlığımızı sunmak istiyorum. Annelerimiz, sadece bu özel günde değil, her zaman sevgi, şefkat ve anlayışla yanımızda yer alırlar. Onlara olan sevgimizi ifade etmek için asla yeterli kelimeler bulamayız, çünkü annelerimizin bize verdiği değer, hiçbir şeyle ölçülemez. Anneler Günü, sadece biyolojik annelerimize değil, aynı zamanda anne şefkatiyle yanımızda olan tüm kadınlara adanmış bir gündür.

Çok kıymetli Anneme ve Sevgili Eşime;

Benim için her zaman güçlü duran, ben düşerken bile yanımda olan ve koşan. Yüce ALLAH’A çok şükür varlığın için binlerce kez teşekkür ederim anne. Senin varlığın, bana her zaman umut oldu. Kalbimdeki yerin tarif edilemez…

Hayat yolculuğumda en güvenli liman hep sen oldun. İyi ki annemsin.

Sevgili eşim, hayat arkadaşım, aynı zamanda çocuğunuzun annesi olan eşim, çocuğumuza gösterdiğin sevgi ve sabır için kendisine çok minnettarım. Harika bir annesin. Ailemizi bu kadar güzel yapan sensin. Beni her zaman koşulsuz seven kalbiniz için sizlere sonsuz teşekkür ederim. Anneler Gününüz kutlu olsun canlarım…

Dünyanın beşibiryerdesi Afyon’da anlatılacak!
Dünyanın beşibiryerdesi Afyon’da anlatılacak!
İçeriği Görüntüle

Yılın 365 günü, bütün bir ömrün yaşanılan her günü, bize annelik yapan, yolumuzu aydınlatan, bize hayat veren, can veren, kan veren annelerin ve ebediyete intikal eden bütün annelerin bu duygu ve düşüncelerle başta bu ülkenin varlığı ve birliği için canını seve seve feda eden şehitlerimizin aziz anneleri olmak üzere, fedakârlık ve sabır timsali, karşılıksız sevginin sembolü olan tüm annelerimizin Anneler Gününü en içten dileklerimle kutluyor, sevgi ve saygılar sunuyorum “Anneler Günü“ kutlu olsun.

Unutulmamalıdır ki, bir anne tüm dünyayı değiştirebilir…