Gazeteci – Yazar Ertuğrul Sevim’in “Umudu Yitirmek: Basınla Kavga Etme Sayın Başkan” başlıklı kaleme aldığı yazısı şöyle:

“Son bir yılda bu köşede bugüne kadar CHP’li Afyonkarahisar Belediye Başkanı Sayın Burcu Köksal hakkında iki yazı kaleme aldım. Kendisine yönelik bazı eleştirilerin haksız olduğunu savundum, başarısını takdir edip, onu bu şehir için bir değişim umudu olarak görmeyi arzu ettim. Ancak bugün, -yaklaşık 15 yıldır siyasi çizgisini dikkatle takip ettiğim-, dürüstlüğüne ve adaletine şahit olduğum, bu şehrin son yıllarda yetiştirdiği en önemli siyasi markalarından olan Sayın Köksal’ın Kocatepe Gazetesi nezdinde sergilediği tutum, bende ciddi bir hayal kırıklığına dönüştü.

Son günlerde Afyonkarahisar’da Kocatepe Gazetesi’ne yönelik belediye eliyle yürütülen art arda denetimler artık sadece bürokratik bir uygulama olarak değil, doğrudan siyasi bir tavır olarak algılanmakta. Gazetenin sahibi Sezer Küçükkurt’un detaylarıyla kamuoyuna sunduğu bu süreç, sadece bir kurumun değil; şehirdeki eleştirel düşüncenin, ifade özgürlüğünün ve basın ahlakının da sınandığı bir krize dönüşmüş olarak görülüyor.

Unutmayalım ki, Sayın Küçükkurt sadece bir gazeteci değildir. 29 Mart 2024 yerel seçimlerinde MHP’nin belediye başkan adayı olarak bizzat Sayın Köksal’la aynı koltuk için yarışmış bir isimdir. Bugün yaşanan denetim zinciri, kamuoyunda haklı olarak bir “bürokrasi gücüyle rövanş” izlenimi uyandırmaktadır. Hele ki bu denetimler, zabıta baskınları, makam çağrıları ve art arda gönderilen farklı birimlerle yürütülüyorsa, bu durumun adı artık yönetim değil, sindirme politikasıdır.

Oysa ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin uzun yıllardır en fazla şikayet ettiği şey, merkezi iktidarın belediyelere “denetim kılıfı altında” baskı uygulamasıdır. Şimdi bir CHP’li belediyenin aynı yöntemi bir gazeteciye karşı devreye sokması, benim kanaatime göre hem siyasi tutarlılık hem de parti ilkeleri açısından ciddi bir sorun oluşturmaktadır.

Kocatepe Gazetesi bu şehirde sadece bir yayın organı değil; Afyonkarahisar’ın kültürel, siyasal ve entelektüel hafızasının önemli bir parçasıdır. Küçükkurt ailesi ise bu hafızanın taşıyıcısıdır. Bu sürecin hedefinde sadece bir köşe yazısı ya da bir kişi yok; aynı zamanda bu şehirdeki kamusal vicdan, gelenek ve ortak bellek vardır.

Yeni İletişim Başkanı Burhanettin Duran oldu
Yeni İletişim Başkanı Burhanettin Duran oldu
İçeriği Görüntüle

Sayın Burcu Köksal’a geçmişten bir örnek vermek isterim: Afyonkarahisar eski Belediye Başkanlarından Burhanettin Çoban. Kendisini hedef alan çok sayıda ağır eleştiriye rağmen, basına sırt çevirmedi. Aksine, “Bana çanak soru sormayın, beni zorlayıcı sorular sorun ki kendimi anlatabileyim” diyerek eleştiriden güç almayı başardı. Bugün hâlâ polemikleri ve kavgaları ile değil, hizmetleri ve eserleri ile anılmasının sebeplerinden birisi de budur. Oysa basına mesafeli duran ve eleştiriyi düşmanlık gibi gören isimler, kısa sürede hem siyaset arenasından hem de kamuoyundan silinmiştir.

Afyonkarahisar’da CHP’nin medya desteği sınırlıdır. Yerel basının büyük kısmı milliyetçi-muhafazakâr çizgide yayın yapmaktadır. Bu gerçeğe rağmen tek tek medya temsilcilerini karşıya almak, siyasi yalnızlığı derinleştirmekten başka bir sonuç doğurmaz.

Burcu-Yasin Köksal çifti, bu tarz bir yöntemle geçici bir tatmin duygusu yaşayabilir. Ancak uzun vadede bu yol, CHP’nin şehirdeki meşruiyetini zedeler. Seçimi kazanmış olmak, her türlü gücü sınırsızca kullanma hakkı vermez. Aksine, seçimle gelen meşruiyet ancak adaletle, tahammülle ve kuşatıcı bir siyasetle kalıcı hale gelir.

Belediye zabıtasıyla muhalif gazetecileri susturmaya çalışmak; demokratik hukuk devleti ilkeleriyle, ifade özgürlüğüyle, basın ahlakıyla bağdaşmaz. Sayın Köksal’ın bu yaklaşımı sadece bir gazeteye değil, aslında kamuoyunun haber alma hakkına yönelmiş bir tehdide dönüşmektedir.

Buradan açıkça söylemek gerekir: Basınla kavga edilmez. Hele ki yerel yönetimde, basını susturarak değil, onunla sağlıklı bir ilişki kurarak ilerlenir. Çünkü basınla savaşan her yönetici, sonunda yalnızlaşır. Kırılmış güvenler, yitirilmiş destekler ve zarar görmüş bir siyasi itibar kalır geriye.

CHP’nin iktidar iddiasını büyütmesi, ancak yereldeki temsilcilerinin bu tür güç gösterilerinden uzak durmasıyla mümkündür. Sayın Köksal’a ve ekibine düşen; rövanş değil sabır ve sağduyu, baskı değil uzlaşı, öfke değil hizmet üretmektir.

Aksi takdirde, umutla başlayan bir yolculuk, kırgınlıklarla ve yalnızlıkla sona erecek.

Öyle biterse üzülürüm..”