Medya03’da Kadir Kaplan’ın konuğu olan 12 Eylül 1980 askeri darbesi mağdurlarından Halil İbrahim Baykara acı dolu o günleri anlattı.

BİZİ ORTAOKUL ÇAĞLARINDA İŞLEMEYE BAŞLADILAR

“Sokak olayları 1960 yıllarda başladı ama yetmişli yıllarda hız kazandı. Ben 70’li yıllarda orta okulu talebesiydim. O zamanlar şimdiki gibi aynı değişen bir şey yok. Yani 60-70-80 li yıllarda siyasi ortam gergindi. Hem siyasi partiler, hem de sokakta millet ikiye bölünmüştü. Ortaokulda Türkçe öğretmeni tahtaya resim çizerdi. Şişman göbekli bir adam, bir de yakışıklı bir resim çizerdi. Şu kim? Demirel. Şu kim? Ecevit. Hangisi güzel? Ecevit güzel. Daha 12-13 yaşımdayken okullara siyaset bulaşmıştı. O zamanlarda siyasi ortam şöyle: Sürekli hükümetler değişiyor. 3 ay - 6 ay, 1 ile 1.5 yıl süren hükümetler vardı. Bir MC hükümeti gelirdi. Bir CHP tarafı gelirdi, çok da uzun sürmezdi. Milletvekilleri de çok fazla parti değiştirirdi. Ortaokul çağlarında işlemeye başladılar bizi. O dönemlerde siyasete ilgi duymaya başladık. Daha sonra yıllar geçti, liseye başladık. Lisede biraz daha farklılaştı her şey.”

O GÜNLERDE HERKES BÖLÜNMÜŞTÜ…

1980 yılında darbe günleriyle ilgili bilgiler veren Baykara şunları söyledi: “Ortam öyle olmuştu ki herkes bölünmüştü. Askerin-polisin sağcısı-solcusu olmaya başladı. Polis teşkilatı 2 parçaydı. POLBİR vardı, bir de POLDER vardı. POLBİR ülkücülerin, POLDER solun. Bir ülkenin polis teşkilatı ikiye bölündüyse ortamı sen tahmin et! Daha sonra asker böyle olmaya başladı. Hatta Afyon’da kardeşimizi şehit edenler asker çocuklarıydı. Okullar bölünmeye başladı. Cumhuriyet Lisesi solun, Ticaret Lisesi sağın, ülkücülerin elinde. Hükümetler değiştikçe mesela CHP iktidara geldiği zaman kadrolar değişiyor. O devriliyor Demirel geliyor veya MC hükümeti geliyor, tam tersi oluyor.

Ben Ticaret Lise mezunuyum. Ticaret Lisesi ve Ülkücülerin başkanıydım. Aynı zamanda Ülkü Ocaklarında da yöneticiydim. Okulda neredeyse istiklal marşı okutmayacak hale geldiler. Bayrak merasimi yapılmayacak tartışmaları oldu. Hatta onun yüzünden büyük olaylar oldu.

Ortam allak bullak hale geldi, bu vatanı artık bizim korumamız gerekiyordu. Neredeyse iç savaş çıkacak hale geldi. 80’in ilk aylarında şimdi PKK nın yaptığını o zaman çok aşırı Marksizm-Leninizm örgütler vardı. Yıllardan beri PKK nın ettiği eziyeti, o zaman aşırı sol grupların ettiğini fark ettik. Bu vatanı seven milliyetçi, ülkücü insanlar olarak vatanı korumaya çalıştık. Niye? Polisin-askerin giremediği mahalleler vardı, iller vardı, ilçeler vardı, köyler vardı. Asker gidemiyor. Hatta Kenan Evren’in 12 Eylül darbesini yapma gerekçelerinden birisi de; “Fatsa’nın üzerinden helikopterle ben uçamadım” dedi. Genelkurmay Başkanı Fatsa'nın üzerinden helikopterle uçamayacak hale gelmiş. Memleket o hale geldi.”

ÜLKÜCÜ HAREKET BU VATANIN NÖBETİNİ TUTTU

O dönem ülkücü hareketin vatan nöbeti tuttuğunu ifade eden Baykara, “Memleket kaos içindeydi. Benim ülkücü olmamın sebeplerinden birisi budur. Bu vatanı biz de savunalım, devleti ayakta tutalım, sessiz kalmayalım diye. İsteyerek o hareketlerin içine girdik, kelleyi koltuğa aldık. O süreçte cezaevine girmeden önce çok uykusuz gecelerimiz oldu.

Sokakları, mahalleleri, garajı beklerdik. Her taraftan memlekete, vatana hizmet etmeye çalıştık. Ülkücü hareket bu vatanın nöbetini tuttu o dönemde. Bizden başka doğru dürüst savunan da yoktu.”

12 EYLÜL ÜLKÜCÜLERE YAPILAN BİR DARBE

Cezaevinde kaldığı günlerden de bahseden Baykara şunları söyledi: “Darbeden önce 10 yıl ceza aldım. 12 Eylül'den 3,5 ay önce bizim cezaevine giriş tarihimiz. Darbe olduktan sonra bizim sivil mahkemede görülen davamız Askeri Mahkemeye sevk edildi. Afyon'dan Eskişehir Sıkıyönetim Komutanlığı cezaevine gittik. Orada yaklaşık iki buçuk yıl kaldık. Büyük bir kısmı askeri cezaevinde, bir kısmı eski F tipi cezaevinde. Darbeyi hücredeyken öğrendim.

Kızılcık Şerbeti dizisine RTÜK’ten işlem!
Kızılcık Şerbeti dizisine RTÜK’ten işlem!
İçeriği Görüntüle

Önce gözetim evinde kaldık. Gözetim evinde de 90 gün kimse nereye gittiğini bilmiyor. Bizde nerede olduğumuzu bilmiyoruz o vaziyette. Yani şöyle söyleyebilirim, 20 kişinin barındığı yerde 50-60 kişi. Yatacak yer yok, yerlerde yatıyoruz. Çok kötü bir ortam. Daha sonra koğuşlara geçildi. Koğuşlarda Kenan Evren “Karıştır barıştır” diye bir şey çıkardı. Sağ-sol ne varsa hepsi aynı koğuşta kalsın. Bunlar 3 gün dövüşür, dördüncü gün barışır bir şekilde anlaşırlar gibi bir saçma bir şey yaptı. Bir müddet sağ sol aynı koğuşta kaldık. Hatta kaldığımız koğuşta 37 tane sol görüşlü 8’de ülkücüydük.

Bize kasıtlı davrandılar. Solcular der ki: Biz çok eziyet çektik, bilmem ne yaptık. Ama esas eziyeti çeken bu vatanı savunan ülkücülerdir. 12 Eylül darbesi aslında ülkücülere yapılan bir darbedir. Biz devletimiz, vatanımız, dinimiz, bayrağımız için bedenimizi ortaya koyduk. O nasip oldu bize. Şükrediyorum! İyi ki o günleri yaşamışım, iyi ki o günlerde geri durmamışım. Bedel ödemişim. Canımız bu vatana her zaman feda olsun.”

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/Qg4ejW7mQS0