Bugün 3 Mayıs Türkçülük günü. Dünya'ya Fransız Devrimi ile yayılmaya başlayan milliyetçilik akımı, Osmanlı İmparatorluğu'nun azınlıklarını etkileyip isyana teşvik ederken, Türk aydınlar da kurtuluşu Türkçülük fikrinde görüyorlardı. Bu fikirlerin doğuşunda Kırımlı aydınların etkisi de büyüktü.

Kırım Tatar Türkü Gazeteci, Yapımcı Zafer Karatay, Türkçülük idealinin Kırımlı fikir babalarını anlatıyor.

- Zafer Bey. Kırım'dan gelen fikirler, 20. yüzyılın başında buhran yaşayan Osmanlı'ya nasıl etki etti?

Karatay: Kırım Türklerinin, Türk milliyetçiliğinin doğuşu ve yükselmesindeki katkı ve etkileri, hem fikri hem de siyasî olarak çok derindir. Osmanlı’nın son dönemlerinden başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna, Türk dünyası ile kurulan ilişkilerin temelinde Kırım kökenli aydınların ve hareketlerin çok önemli bir rolü vardır.

Türk Milliyetçiliğinin doğuşu ve yükselmesi deyince ilk akla gelen isim şüphesiz İsmail Gaspıralı’dır. Modern Türk milliyetçiliğinin entelektüel temelini atan en önemli isimlerden biridir.

1883 yılında Bahçesaray’da yayınlamaya başladığı 1917 yılında Ruslarca kapatılan Tercüman gazetesi ile Doğu Türkistan’dan, Balkanlara, Hindistan’dan İstanbul’a birbirlerinden habersiz ve kopuk yaşayan Türklere ulaşmış, onlara yalnız olmadıklarını göstermiş, fikri uyanışları ve aydınlanmalarında, Türk bölgelerinde fikri uyanışa öncülük eden isimlerin birbirlerini bilmeleri tanımaları ve işbirliği yapmalarına yol açmıştır. Onun gazetesinin şiarı olan

“Dilde, fikirde, işte birlik” sloganı, günümüzde de tüm Türk dünyasının ortak ülküsünü yansıtır.

İsmail Gaspıralı sadece Tercümanla ve başka neşriyatla Türk Dünyasını aydınlatmanın yeterli olmayacağını bilerek fikri uyanışın en önemli yolunun cehaletten kurtulmakla, eğitimle olduğunu görerek Usulü Cedid mekteplerini kurmaya başlamış ve 10-15 yıl içerisinde Türk dünyasında bu mekteplerin sayısı 5000’leri bulmuştur. Bu okullardan kaynaklı İsmail Gaspıralı’nın fikirleri ile örtüşen fikirlere ve emellere sahip aydınlara cedidçiler denmiş ve onlar Türkçülük fikrinin geniş kitlelere yayılmasına aracılık etmişlerdir.

Gaspıralı hem fikir hem eylem adamı olarak on parmağında on marifet olan dünyada ender rastlanan şahsiyettir.

Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti

Türk milliyetçiliğinin teorisyenleri ve uygulayıcıları arasında yer alan, Türk Ocaklarının kurucularından, kökleri Kırım’a uzanan İdil-Ural bölgesinde doğmuş, Türkiye’de yetişmiş olan Gaspıralı’nın yakın arkadaşı Yusuf Akçura, Osmanlı Devleti’ndeki aydınlar ile Kırım, İdil-Ural, Türkistan,  Kafkasya Türkleri arasında sağlam bir bağ ve köprü olduğu gibi yazdığı eserle Türk milliyetçiliğinin, Türkçülüğün kuramlarını ortaya koymuştur.

İsmail Gaspıralı’nın yarattığı iklimde yetişen onun açtığı yolda yürüyen ve 1900’lerin başlarından itibaren İstanbul’a eğitime gelen öğrenciler, Ziya Gökalp, Namık Kemal ve diğer Jön Türk aydınlarının fikirleriyle yoğrulup sadece kendi halklarının değil bir bütün olarak gördükleri  Türk milletinin geleceği için hizmet ettiler. Birkaç örnek vermek gerekirse bu öğrenciler içinde Türk Dünyasının ilk Türkoloğu Prof. Dr. Bekir Çobanzade’yi, Cafer Seydahmet Kırımer’i, Kırım’dan göç etmiş ailenin evladları olarak Dobruca’da doğan Mehmet Niyazi ve Müstecib Ülküsal’ı sayabiliriz.

Bekir Sıtkı Çobanzade, hem bir Kırım Tatar aydını hem de Türk dünyasının önemli entelektüellerinden biri olarak, Türk milliyetçiliğinin fikirsel altyapısına çok önemli katkılar sunmuştur. Onun çalışmaları özellikle Türk dili, edebiyatı ve Türk dünyasının ortak kimliği üzerine yoğunlaşmıştır. Çobanzade, Türk milliyetçiliğine bilimsel, kültürel ve ahlaki derinlik katan bir şahsiyettir. Onun katkıları sadece akademik değil, bir millete ruh ve yön verme bakımından da büyük bir öneme sahiptir.

1909/10  yılnda İstanbul’da arkadaşlarıyla kurdukları Vatan Cemiyeti ile mücadeleye atılan Cafer Seydahmet Kırımer 26 Aralık 1917’de kurulan Türk dünyasındaki ilk cumhuriyet olan Kırım Halk Cumhuriyetinin mimarlarından biridir. 1924 yılında Türkiye’ye yerleşen Cafer Seydahmet Kırımer, yazdığı eserler ve makalelerle, fiili hizmetleri ve mücadelesiyle Türkçülük fikrinin yaygınlaşması ve kökleşmesine gayret göstermiştir.1944 Türkçülük davasında sorgulanmış ancak yargılanmamıştır. 1934 yılında neşrettiği İsmail Bey Gaspıralı eseri 1990’lara kadar Türkiye’de muhteşem Gaspıralı hakkında yazılmış en önemli ve tek kaynak eser olmuştur. 1965 yılında yayınlanan Mefkure ve Türkçülük eseri ve diğer eserlerinin temelinde Türkçülük fikri hakimdir.

Mehmet Niyazi (1877-1931) Şair ve öğretmendir. İttihat ve Terakki içinde yer almış, İstanbul’da öğretmen okulunu bitirdikten sonra 1900 ve 1902 yıllarında iki defa Kırım’a giderek İsmail Gaspıralı’nın yanında çalışmak ve öğretmenlik yapmak istemiştir. Rus yönetiminin izin vermemesi üzerine Dobruca’ya dönerek Köstence ve Mecidiyede, gazete, dergi neşretmiş okullarda öğretmenlik ve müdürlük yapmış bir çok gencin Türk milliyetçisi olarak yetişmesini sağlamıştır. Onun öğrencilerinden olan Müstecib Ülküsal ise 1930 yılında arkadaşlarıyla birlikte ismi babası Mehmet Niyazi olan Emel Mecmuası’nı neşretmişlerdir. 1940 yılında yayınını durduran 1960'tan itibaren Türkiye’de yayınlanan Emel Mecmuası Kırım Türklerinin sesi, kırım İstiklâl Davasının yayın organı olduğu gibi Türk Dünyasının diğer topluluklarının da sesi olmaya gayret etmiştir. Emel’in 95 yıllık ömründe Türkçülük ana karakteri olmuştur.

Kırım Türkleri ayrıca, milli kimlik ve varlık mücadelesiyle milliyetçilik fikrine can verdiler.

Kırım Türkleri, 20. yüzyılda sürgün, asimilasyon, işgal ve direniş gibi kimlik tehditleriyle karşı karşıya kaldı. Yurtlarından sürülen Kırım Türklerinin dönemin süper güçlerinden totaliter Sovyet rejimine rağmen vatanlarına dönmek için verdikleri mücadele olağanüstü ve ilham vericidir.

Bu mücadele döneminde 1975-76 yıllarında 303 günlük açlık greviyle adını duyuran Mustafa (Cemiloğlu) Abdülcemil Kırımoğlu o yıllarda esir Türklerin direniş sembolü oldu. Bu durum, Türk milliyetçiliği içinde bir varlık ve direnç hareketi olarak algılandı.

O günden günümüze verdiği mücadele ile Türk milliyetçiliğinin modern insan hakları ve barış temelli yüzünü temsil etti.

Edebiyat ve sanat yoluyla Türk milliyetçiliğini canlı tutan Kırım Türklerinden

Cengiz Dağcı’nın romanları, toprak, kimlik ve vatan sevgisini sanat yoluyla derinleştirdi.

Şiir, tiyatro ve belgesel gibi alanlarda da Kırım Tatarlarının sürgün ve direniş hikâyeleri, Türk millî hafızasında merkezi yer tuttu.

- Karatay'ın belirttiği bu isimlerden bazıları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e de ilham olmuş, hatta Atatürk "Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp'tir" ifadesini kullanmıştır.