Afyonkarahisar Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Psikolojik Danışman ve Uzman Aile Danışmanı Sevda Doğan medya03.com’da Rasime Fedakar’ın hazırlayıp sunduğu ‘Sözün Özü’ programının konuğu oldu. Suça sürüklenen çocukların ele alındığı programda Sevda Doğan ilk olarak suça sürüklenen çocuk kavramının ne olduğunu açıkladı.

Doğan şunları söyledi: “Türk Ceza kanununa göre 18 yaşını doldurmamış her birey çocuk olarak kabul edilir. Yine kanunlarımıza göre suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla çocuğun hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılmasıdır. Yani suça sürüklenen çocuk, suçu işlediği iddiasıyla hakkında soruşturma açılan kişidir.”

Afyon Belediyesi’nin 350 Milyon TL ek bütçeyi kullanacağı alanlar belli oldu
Afyon Belediyesi’nin 350 Milyon TL ek bütçeyi kullanacağı alanlar belli oldu
İçeriği Görüntüle

TEMEL AMAÇ ÇOCUĞA CEZA UYGULAMAK DEĞİLDİR

“Çocuk adalet sistemi, çocuk suç işlediğinde buna bir yetişkinmiş gibi bakmaz.” diyen Doğan sözlerinin devamında şunları söyledi: “Adalet sistemi yetişkini değerlendirdiği gibi değerlendirmez. Çocuğun iyileştirilmesi gerektiğini düşünür. Psikolojik destek yönüyle, eğitimsel-rehabilitasyon yönüyle ve ihtiyaçları her ne ise bir çocuk olarak karşılanması gerektiğini düşünür. Burada temel amaç çocuğa ceza uygulamak değildir. Onu iyileştirerek suçu tekrar ihtimalini azaltmaktır. Çocuğa suç işlemiş biri gibi bakmaz, bir yetişkin gözüyle değerlendirmez. Çocuğu yetişkinden ayrı olarak değerlendirir. Çünkü çocuklar iyi ve kötü arasında seçim yapma şansı az bireylerdir. Olgunlaşma ve büyüme dönemindedirler. Bundan dolayı kendi hür iradesiyle bazı davranışları gerçekleştiremeyebilirler.”

ÇOCUKLAR KİMLİK ARAYIŞINDALAR

“Bir çocuk suç işlediği zaman tam bir iradeyle, irade serbestisi olmadığı düşünülür ve bu şekilde değerlendirilir.” diyen Doğan şunları söyledi:

“Çünkü çocuklar iyiyle kötüyü birbirinden net olarak ayırt edemeyebilirler. Bunu da beyinlerindeki muhakeme yeteneğini yöneten bölgenin tam gelişmemiş olmasıyla ilgilidir. Bu yüzden davranışları dürtüseldir ve ergenlik dönemi nedeniyle riskli davranışlar göstermeye, büyük bir cesaretle atılırlar ve bunu denerler. Kimlik arayışı burada çok önemli. Çocukların bu dönemdeki riskli davranışlarını gözlemlediğimizde çoğunlukla kimlik arayışının olduğunu görüyoruz. Ben kimim sorusunu aslında çocuk deneyerek ve birilerinin O’na yansıtmasıyla öğreniyor.”

ÇOCUK KABUL GÖRMEK İSTER

Çocukların kimlik arayışının ailede onaylanmaması halinde akranlarına daha fazla yöneleceklerini ifade eden Doğan konuyla ilgili şunları söyledi:

“Çocuk anne-babadan uzaklaşıp arkadaş grupları tarafından kabul görmek ister. Çünkü kimlik arayışı eğer ailede onaylanmıyorsa, duygusal destek göremiyorsa akranlarına daha fazla yönelirler. Bu dönem zaten çocukların akranlarıyla kendilerini tanıdıkları bir dönemdir. Ancak ailede de az önceki söz ettiğim duruma benzer olumsuz yaşantılar ve ihmalde varsa maalesef çocukları çetelerin içinde buluyoruz.”

ÇOCUKLAR BİR GÜNDE CANİ VARLIK HALİNE DÖNÜŞMÜYORLAR

“Aile ve sosyal çevrenin etkisinden de bahsetmek istiyorum.” diyen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Basına yansıyan olaylarda henüz çocuk yaştaki suçluların, suç kayıtlarına baktığımızda son zamanlarda da sıkça duyduk. Maalesef şehit edilen polislerimiz, hunharca sokak ortasında, pazarda, caddede öldürülen insanlarımızın çocuk yaştaki kişiler tarafından öldürüldüğünü görüyoruz. Bu çocuklar bir günde böyle cani varlık haline dönüşmüyorlar. Bu bir günde olup biten bir şey değil aslında. Bu bir süreç.”

KÜÇÜK YAŞLARDAKİ ÇOCUKLARDA DUYGU-DURUM BOZUKLUKLARI GÖRÜLÜYOR

Şiddet içerikli oyunların çok fazla olduğunu ve denetimsiz olan bu oyunları çocukların oynadığını ifade eden Doğan şunları söyledi: “Teknoloji çağındayız, hepimizin elinden telefonlar kimi zaman düşmüyor. Çocukların da hiç yokmuş gibi davranmalarını bekleyemeyiz. Bir kere çocuğun teknolojiyle haşır-neşir olması, ilgilenmesi bir kenara, etkileşim halinde geçirebileceğimiz zamandan çalıyoruz. Bu çok büyük bir risk. Küçük yaşlardaki çocuklarda duygu-durum bozuklukları görülüyor.

Çocukların şiddet içerikli oyunları denetimsiz olarak oynamaları ergenlerde ve çocuklarda saldırganlık eğilimini artırdığı, belli risk faktörlerini tetiklediği bulunmuş. Suça sürükleme riskini arttırdığı da zaten bilinen bir gerçek. Şiddet içeren oyunlara uzun süre maruz kalmak, şiddete karşı çocukları duyarsızlaştırıyor. Bu çok acı bir şey. Empati kuramıyor, sosyal becerileri eksik kalıyor, saldırgan davranışları artıyor ve antisosyal davranışlara yol açıyor. Gerçeklikten koparak sanal bir dünyada saatlerce vakit geçirmek, çocuğun sosyal izolasyonuna yol açıyor. Bu da sosyal uyumunu zorlaştırıyor.”

SİBER ÇETELER KIZ VE ERKEK ÇOCUKLARINI ELE GEÇİRİYOR

“Gün geçmesin ki yeni bir siber zorbalık olayı duymamış olayım.” diyen Doğan sözlerinin devamında şunları söyledi:

“Siber çetelerin kız çocuklarını, erkek çocuklarını ele geçirdiğini, bunlara tanık olmak gerçekten çok acı verici. Ebeveynlere şunu söylemiyoruz. Çocukları böyle dedektif gibi takip edip sürekli peşlerinde olun, her mesajlarını okuyup, her gittikleri yerde onları takip edin falan demiyoruz. Ancak; ne kadar harçlık veriyorsunuz bu çocuğa? Örgün eğitim dışındaysa, kendi parasını kazanıyorsa. Çünkü çocuklar artık küçük yaşlardan itibaren çalışıyorlar. Parasını nerede, kiminle harcıyor? Kiminle vakit geçiriyor? O çocuğun ana babası nasıl insanlar? Buraları çok önemsiyoruz. Bir de şu çok önemli. Ailedeki bir bireyin suça karışmış, sabıka kaydı, cezaevinde kalmış olması evdeki çocuklar için büyük bir risk faktörü oluşturuyor. Maalesef ailede birinin cezaevine girip-çıkmış olması, O evdeki her bireyi etkiliyor ama çocukları çok daha fazla etkiliyor. Bu durumu kanıksamalarını, normalleştirmelerine yol açıyor maalesef. Ebeveynlerin kusurlarından çocuklarımız sorumlu değil. Anne-babanın yaptığı hatanın bedelini çocuk ödememeli. Ancak bu durumun evde yaşanması çocuk için çok büyük bir risk teşkil ediyor.” ifadelerini kullandı.

Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.

https://youtu.be/v6HCnZTKukQ