Moderatörlüğünü Kadir Kaplan’ın yaptığı programın konuğu olan akademisyen ve sosyolog Hüseyin Tutumlu geçtiğimiz günlerde 24. kuruluş yıldönümünü kutlayan AK Parti kuruluşu ve ülke siyasetiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
28 ŞUBAT’I BİRAZ BÖYLE YORUMLAMAK LAZIM
“Demokrat ve Anavatan Partisini ortaya çıkartan saik neyse AK Partiyi ortaya çıkartan saikde aynıdır.” diyen Tutumlu şunları söyledi: “Demokrat Partide yöneticilerin çoğu muhafazakar, dindar vesaire olmamasına rağmen dindar, muhafazakar bir parti gibi kabul edilir. Anavatan Partisi de aynı şekilde görülür ve kabul edilir. AK partiyi çıkartan saik de bunları çıkartan saikle aynıdır. Devletle toplumun bazı kesimleri arasındaki mesafenin açılması, devlette yuvalanmış bir takım asker, sivil, bürokrat ve sermaye gruplarının Anadolu'daki büyük kitleyi devletten dolayısıyla kaynaklardan uzak tutma çabası idi. 28 Şubat'ı da biraz böyle yorumlamak gerekir.”
TÜRKİYE’DE SİYASETE ÇOK MÜDAHALE EDİLDİ
Türkiye’de siyasete müdahalelerin Demokrat Partiyi, Adalet Partiyi, Anavatan Partisini ve AK Parti’yi çıkardığını ifade eden Tutumlu şunları söyledi:
“Türkiye'de siyasi sisteme çok müdahale edildiği için bu müdahaleler etkisini kaybettiği anda ortaya çıkanın ne olacağını aslında müdahale edenler belirleyemiyor. Yani 1960 darbesi yapıldı. Oradaki düşünce, Demokrat Partinin iyice zayıflatılması ve bir daha iktidara gelememesiydi. Ama ondan sonraki, onun devamı diyebileceğimiz Adalet Partisi öne çıktı. Cumhuriyet Halk Partisinde İsmet İnönü Başbakan oldu ama yine birinci parti çıkamadı. İşte 1970 lere gidilen süreçte Adalet Partisinin içerisinden milliyetçi ve muhafazakar 2 ayrı parti çıkartıldı ama Adalet Partisi yine sağın önemli partisi olmaya devam etti. 12 Eylül'de siyasete müdahale edildi, hiç hesapta olmayan Anavatan Partisi çıktı. 28 Şubat'ta siyasete müdahale edildi, müdahale edenlerin hiç arzu etmediği biçimde AK Parti ortaya çıktı.”
MİLLETE RAĞMEN BİR ŞEY YAPAMAZSINIZ
“Millete rağmen siz bir şey yapamazsınız. Millete rağmen siz, millete yön vermek veya onun alternatiflerini kısıtlamak yoluna giderseniz o bir mecra bulacaktır ve bulur.” diyen Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü: “AK Partiyi doğuran süreçte aslında o 1950 sürecinin, 1980 ler sürecinin benzeri. Siyasete müdahalenin neticesinde halkın büyük destek verdiği bir parti ve o partinin devamında daha yüksek oy oranlarına ulaşması. Dolayısıyla ki 2002 yılı seçimlerine geldiğimiz zaman Türkiye'de artık merkez parti diye kabul eden Anavatanın, Doğruyol partisinin gittikçe oy kaybetmesi, yolsuzlukların ayyuka çıkması gibi nedenlerle zaten zayıflamıştı. Bülent Ecevit'in rahatsızlığı vesaire. Bir de 2001 krizini unutmamak lazım elbette. 2001 krizi O günkü koalisyon ortaklarının hepsini denklemden düşürmüştü. AK Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi barajı geçen 2 parti oldular ve AK Parti Meclisi büyük bir çoğunluğa ulaştı. Yine siyasete müdahale hevesinde olanlar 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimi, AK Parti kapatma davası gibi enstrümanlarla siyasete müdahale etmek istediler ama hepsinde tam tersine halk daha büyük oranda oy verdi.”
CUMHURİYET MİTİNGLERİ ADI ALTINDA ÜLKEDE GERİLİM VE GERGİNLİK YÜKSELTİLİYOR
“AK Parti kapatma davası Türk siyasi hayatında bir ilktir” diyen Tutumlu AK Partinin iktidara gelişini ve karşılaştığı sıkıntılarla ilgili şunları söyledi: “Bir Parti iktidara geliyor, Genel Başkanı milletvekili değil. Sonra Deniz Baykal'ın da katkı vermesiyle önü açılıyor. Genel başkan milletvekili oluyor ve sonra Başbakanlığı devralıyor ama iktidarda olan bu parti Cumhurbaşkanı seçilirken Türkiye'de hiç olmayan, bugüne kadar uygulanmayan bir garabet, 367 garabeti akıllarına geliyor ve Meclis'te Cumhurbaşkanı seçilmesine engel oluyor.
Yetmiyor 27 Nisan e bildirgesi denilen Genel Kurmayın sitesine sözde değil, özde laik vesaire gibi vurgular yapılan halkın seçtiği meclisin istediği adayı Cumhurbaşkanı seçebilmesine mani olmak maksadıyla girişimlerde bulunuyor.
Yetmiyor iktidarda olan bir Parti hakkında Türk siyasi hayatında ilktir kapatma davası açılıyor ve bu kapatma davası bıçak sırtı tamamlandı. Yani parti kapatmayı zorlaştıran bir değişiklikten ötürü kapatılmaktan kurtuldu. Dava Anayasa Mahkemesinde sadece hazine yardımının bir kısmının kesilmesiyle sonuçlandı.
Yetmiyor 2007 Temmuz seçimlerine gidilirken, Cumhuriyet mitingleri adı altında ülkede gerilim ve gerginlik yükseltiliyor. Bunlara maruz kaldığınız zaman içe kapanmaktan ve muhafazakârlaşmaktan başka bir şansınız kalmıyor.”
EKONOMİ SADECE BUNUN BİR AYAĞI
“Halktaki huzursuzluğu, şikayeti ağırlıklı olarak ekonomideki sıkıntı üzerinden açıklıyorlar ama öyle yorumlamamak lazım.” diyen Tutumlu sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Günümüzde bugünü ele alacak olursak artık onların geçmişte kaldığı düşünülerek Türkiye'de üniter devlet yapısının güçlendiği, bireysel özgürlüklerin ise alabildiğine genişletildiği bir yönetim anlayışına ihtiyaç vardır. Modern dünyada, günümüz dünyasında gelişmiş müreffeh, huzurlu, mutlu toplumlar ancak bu şekilde oluşabilir. Ekonomi sadece bunun bir ayağıdır. Halktaki huzursuzluğu veya şikayeti ağırlıklı olarak ekonomideki sıkıntı üzerinden açıklıyorlar ama sadece öyle yorumlamamak lazım. Türkiye'de ekonomik olarak iyi gelir elde eden insanlar dahi, profesyonel yöneticiler dahi sizin yıllarca emek verdiğiniz ve bütçeden pay ayırdığınız, eğitim sisteminin içerisinde yetiştirdiğiniz en kalifiye insanlarınız yurt dışında çalışmak için gidiyorlarsa burada sadece ekonomi değil, başka faktörler de var demektir.”
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.