Moderatörlüğünü Kadir Kaplan’ın yaptığı programın konuğu olan akademisyen ve sosyolog Hüseyin Tutumlu Afyonkarahisar ve Türkiye gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden ülkücü hareketin önemli isimlerinden Ali Kocaşaban ile ilgili önemli bilgiler paylaşan Tutumlu; “1970’li yılların başında İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde okurken, ülkücü hareket içerisinde çeşitli görevlerde bulunmuş. O günkü zor koşullarda zaman zaman fiziki çatışmaların yoğunlaştığı dönemlerde cesur bir şekilde arkadaşlarıyla beraber mücadele etmiş. Afyonkarahisar’a döndükten sonra da Ülkü Ocakları Başkanlığı yapmasının yanı sıra bir çok ülkücü yan kuruluşların kuruluşunda ön ayak olmuş bir insan. 12 Eylül’de malum darbe sonrası o baskıcı dönem, o kuşağın hayata yeni başladığı dönemler olduğu için kendi ve çevresinin aynı zamanda ekonomik girişimler vs. iş yapma durumunda olmasına rağmen, 1980’lerin sonunda 90’ların başında 1989 yerel seçimlerinde MÇP’nin Belediye Başkan adayı rahmetli İsmail Bırtıl amcaydı. O seçimden sonra MÇP’nin İl Başkanlığını üzerine almıştı. 1993’de yapılan yasal bir düzenlemeyle MÇP, MHP’ye dönüştü ve İl Başkanlığına devam etti, uzunca bir süre İl Başkanlığı yaptı. Bu idealist insanlar hayatlarında, toplumsal görevlerde, kendi idealleri uğruna aldıkları görevlerde hem işlerini hem de ailelerini ihmal ederler. Ali Kocaşaban abi de bu anlamda benzerleri gibi davrandı. Henüz yeni iş kurmasına rağmen işlerini ihmal edecek, zaman zaman ailesini ihmal edecek derecede o zamanlarda 12 Eylül’de dağılan kervanı yeniden toparlayabilmek ve yola çıkarabilmek için büyük mücadeleler verdi.”
HİÇBİR ZAMAN KENDİLERİ İÇİN BİR ŞEY TALEP ETMEDİLER
“Onu tanıyan herkes onun cesaretine, fedekarlığına, kendisi için hiçbir talebinin olmadığına şaittir.” diyen Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tip insanların yanında, yöresinde olup da çeşitli makamlara gelmiş bir sürü insan vardır. Ama hiçbir zaman kendileri için bir şey talep etmemişler veya kendileri için ikbal peşinde koşmamışlardır. Hayatının büyük kısmında belirli bir hareketin içerisinde yer almıştır. Kendi yaş kuşağı arkadaşları için vefakar bir dost, birlikte hareket edilebilecek bir arkadaş. Kendinden daha genç olanlar için yol gösterici bir ağabeydi. Allah kendisine rahmet etsin, mekanı cennet olsun.”
TALEPLERDE MAKUL OLMAK GEREKİR
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde sendika üyesi olan, grev yapan ve 82 bin TL. maaş talep eden 23 bin taşeron işçilerle ilgili değerlendirmeler yapan Tutumlu şunları söyledi: “Türkiye’de özellikle 12 Eylül 1980 darbesinden sonra sendikalaşma ve emeğin örgütlenmesine dair bir çok kısıtlamalar getirildi. Ve süreç içerisinde sendikalar sadece kamu sektöründe örgütlü halde kalabildiler, özel sektörden çekildiler. Bugün Türkiye’de sendikalı işçi sayısı oldukça az. Ve bunların çok büyük kısmı da Kamu Sektöründe örgütlüler. DİSK, Belediye’den böyle bir talepte bulunarak İzmir Büyükşehir Belediyesi özelinde oradaki çalışma barışı ile ilgili ciddi sıkıntılara yol açabilir. Çünkü orada çalışan diğer kamu personelinin bu maaşları alması mümkün değil. Oradaki ilgili Birimi yöneten Müdür dahi bile bu maaşı almıyordur. Dolayısıyla çalışma barışını engelleyebilir. Taleplerde biraz makul olmak gerekir. Genel olarak o bölgede ücret politikasına uygun olmalı ki, çalışma barışı devam etsin.”
BELEDİYELER PERSONEL GİDERLERİNE BU KADAR FAZLA KAYNAK AYIRIRLARSA ASLİ GÖREVLERİNİ YAPAMAZ HALE GELİR
“Bir de unutulmamalı ki sınırsız kaynağa sahip değil bu Belediyeler.” diyen Tutumlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Kaynaklarının bir sınırı var. Eğer personel giderlerine bu kadar fazla kaynak ayırırlarsa bu sefer yapması gereken asli görevleri yapamaz hale gelir. Neticede bu verilen personel ücretleri, o bölgede Belediye sınırları içerisinde yaşayan insanlara hizmet etmek üzere gönderilmiş bir kaynaktan bahsediyoruz. Personel giderlerindeki bu afaki kontrolsüz artışlar özellikle 80-90’lı yıllarda Belediyenin en temel üretmesi gereken hizmetlerde aksamalara, kalitede düşmelere neden oldu. Bu sefer o Belediye sınırlarında yaşayan insanların tamamı bunun bir anlamda bedelini ödemiş oldu. Elbette Türkiye’de şu anda ekonomik sıkıntı söz konusu. Bu sıkıntıdan kaynaklı geçim sıkıntısı mevcuttur. Ama talep ederken makul olması gerekir ki, toplumsal barışı zedeleyici bir unsura dönüşmesin.”
TÜRKİYE’DE KONUT ARZI, KONUTA ERİŞİM GİTTİKÇE SORUNLU HALE GELDİ
TOKİ’nin yaptığı konutlarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tutumlu şunları söyledi: “Türkiye’de konut sahibi olmak, konuta erişmek gittikçe güçleşiyor. TOKİ’nin ilk kuruluşundan bugüne en temel görevlerinden bir tanesi özellikle orta, alt gelir grubuna konut inşa etmek, onların konut sahibi olabilmelerini kolaylaştırmak.
Eğer bir sübvansiyon yapılacaksa hayatında daha önce ev sahibi olmamış, hayata yeni başlamış yada başına bir şey gelmiş orta yaş, orta yaş üzeri olabilir. Ama daha önce ev sahibi olmamış insanların ödemelerini kolaylaştırıcı, gerekirse faizlerini devletin karşılayacağı, sabit taksitlerle, peşinatın olmadığı, gerekirse peşinatın da taksitlendirmeye dahil edilebileceği ödeme sistemleri makul hale getirilerek bu insanları ev sahibi yapmak önemlidir diye düşünüyorum.
TOKİ’nin kuruluş gayesine uygun bir şekilde hareket etmesi için bu peşinatların taksitlere dahil edilmesi, o taksitlerin içerisindeki faiz kısmının devlet tarafından üstlenilmesi hiç ev almamış kişiler için gereklidir. Bu tüm Türkiye’de yapılmalıdır. Türkiye’de konut arzı, konuta erişim vs. gittikçe sorunlu hale geldiği için ev kiraları hala enflasyonun üzerinde artıyor. Çok hızlı artıyor ve artmaya da devam edecek gözüküyor. Arz ve talep arasındaki denge de bozuldu. O anlamda arzı artıran ve orta alt gelir grubuna konut temin eden hüviyete TOKİ biran evvel yeniden dönmeli.” dedi.
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=i6-zn7ly4ro