Bir sabah uyanırız ki hâlâ yanımızda gibi duran ama sanki wi-fisi kesilmiş bir insanla karşılaşmışız. Bakışı orada ama bağlantı yok.

Sesi susmuş ama hâlâ konuşuyormuş gibi yapıyor.

Biz de onun suskunluğunda kendi sesimizi bile duyamaz hale gelmişiz.

Ayrılıklar bazen gitmekle değil de yavaş yavaş yok olmakla başlar. Önce kelimelerimiz azalır. Göz temasımız kesilir. Sonra bakışlarımız başka yere kayar. En son terk ettiğimiz yer de gülüşlerimiz olur.

En çok bize ait olan yer de odur zaten. Gülüşlerimiz. Gitmek kalmaktan daha çok iz bırakır bazen. Çünkü gidenin ardından yerimizden bile kalkamayacak gibi hissederiz. Yani kalkarız kalkmasına da içimizden kalkamayız. Sanki zavallı kalbimiz prizde unutulmuş ütü gibi yanar durur. Neden? diye sormak gelse de içimizden birşey de farketmez. Anlatsak sanki bizi duyacak. Zaten bizi anlatırken dinlemeyen birisi nasılsa hiç anlamayacaktır

Gitmek bir karar işidir. Kalmaksa sanki duygusal pilates. Sonra bir bakmışız derin bir sessizlik. O sessizlik de whatsappta mavi tik olup da geri yazılmayan mesaj gibidir. Bekleriz. Cevap yoktur. Susarız. Çünkü artık kelimeler bile işe yaramaz. Böylece başlar kalanlar için hayatlarının en uzun maratonu.

Alışmak meselesine gelince. Alışmak unutmak değildir. O acıyan yere çaktırmadan basmak, eksikliğini cebimize koyup normalmiş gibi gezmektir. En kötüsü de gidenle yaşayamadığımız her şeyi içimizden kendi kendimize bilmem kaç kez yaşamak demektir. Gecenin bir vakti dinlediğimiz bir şarkıda gözlerimiz buğulandığında anlarız ki ayrılmak, sevmemek değildir. Hatta bazen tam da çok sevdiğimiz için gitmektir. Sonuçta öyle ya da böyle giden gitmiştir. Artık bu saatten sonra gelse ne olur? Ayrılık aslında bir son değil devrik bir ara cümlesidir. Ama ne cümle. Ne okuyabiliriz ne geçebiliriz. Sadece orada kalakalıriz. Parantez gibi. Açılmış ama kapanmamış.

Zor olan da aslında birinin yokluğuyla var gibi davranarak devam etmek değil midir?

Milletvekili Özkaya’nın eşine önemli görev
Milletvekili Özkaya’nın eşine önemli görev
İçeriği Görüntüle

Yani hem ayrılmışız hem hâlâ onun favori şarkısını ezberden söylüyoruz.

Bazıları gider adını geride bırakır. Bazıları kalır adını içimizden bir türlü atamayız. İşte tam orada anlarız ayrılık gitmek değildir. Unutmaya rağmen hâlâ hatırlamaktır. Peki giden mi daha çok sever kalan mı? Cevap nettir.

Giden unutur gibi yapar.

Kalansa hala hatırlamakla meşguldür. Bu meşguliyet te aşktan daha fazla yorar insanı. Unutan yoluna devam eder. Hatırlayan yolun adını bile silemez.