ATEŞİ VE İHANETİ GÖRDÜK...

Türk edebiyatının güçlü kalemi Nazım Hikmet'in bana göre en büyük eseridir Kuvayı Milliye Destanı.

Abone Ol

Türk edebiyatının güçlü kalemi Nazım Hikmet'in bana göre en büyük eseridir Kuvayı Milliye Destanı. Bir baştan bir başa Anadolu'yu ve işgal günlerini ve mücadeleyi ve kurtuluşu muhteşem betimlemiştir Mavi Gözlü Dev Adam. Ben Atatürkçüyüm, ben Kuvayı Milliyeciyim diyen herkesin okuması gereken, kurtuluşun nasıl zorlu süreçlerin ardından geldiğini satırlara ilmek ilmek işleyen bu eser, bugün 'Kurtuluş Savaşı yoktur, Yunan'ı denize dökmek maharet değildir' diyenlere de sağlam bir cevaptır. Bu şaheseri 3 sene önce İstanbul'da Zafer Bayramı kutlamalarında dev bir kadroyla da izlemiş ve etkisinden çıkamamıştım.

YouTube'da Genco Erkal başta olmak üzere usta tiyatrocuların bu eseri seslendirmeleri de şahanedir. Tavsiye ederim. Hele Kocatepe'yi ve Büyük Taarruz'u anlatan 8. Bapı Handel'in ölümle bağdaştırılan eseri Sarabande eşliğinde dinlemek insanı oturduğu yere resmen yapıştırıyor.

Bu kez 1. Uluslararası Kocatepe Tiyatro Festivali'nde bu eseri izledik. Tek kişilik dev kadro Yaşar Gündem'in harika performansına geçmeden evvel organizasyonun olumlu ve olumsuz yönlerini de ifade edelim.

Belediye Şehir Tiyatrosu girişinde küçük bir orkestra klasik müzik icra ediliyor, insanlar tiyatro izlemek için sırada bekliyor ve sabırsızlanıyorlardı. Ortamda elit bir kokteyl havası vardı.

Gösteri için Belediye Şehir Tiyatrosu tercih edilmişti ancak bu salon biletli gösterilerde bile tıklım tıklım dolarken ücretsiz bir gösteride gelen kalabalığı karşılamaya yetmeyecekti elbette. Bugün özel tiyatroların biletleri en az 500 liraya satılıyor. Sırada beklerken gün görmüş bir aile geçmişte uygun fiyatlarla tiyatroya erişim imkanının olduğunu ve çok sayıda oyun izlediklerini, şimdi tiyatroların pahalı olmasından dolayı bu tür oyunları asla kaçırmadıklarını ifade ettiler. İnsanlar sanata ihtiyaç duyuyor. Talebin bu kadar yüksek olması tahmin edilmeliydi. Belki de tahmin edilmiştir ancak diğer salonlarda başka programlar planlamıştır. Bu ihtimali de düşünmek mümkün.

İçeriye girdik ve çoğu vatandaş kapıdan geri döndü. Kendilerini içeri atan bazı vatandaşlar hemşehrilerine yardımcı olup boş koltuklara onları yönlendirmek yerine koltuklara montlarını kabanlarını oturtmayı tercih ettiler. Bir vatandaş oyunun ortasında çalan telefonunu açıp konuşmaya başladı. Diğer vatandaşların uyarısıyla kapattı. Çok sayıda telefon çaldı. Belli ki sessize almak akıllarına gelmedi. Bazı vatandaşların küçük çocuklarını da salona getirdikleri gördüldü ki bu tür yetişkin oyunlarında çocuklar çok dikkat dağıtabiliyor. Özellikle sanatçı için... Bazı vatandaşlar oyun akarken büyük gürültülerle çıkıp gittiler ki bu da ayıp karşılanır. Yani biraz daha alacak yolumuz var gibi görünüyor.

Gelelim Yaşar Gündem ustanın performansına. 8 bap ve onlarca sayfadan oluşan bir metni sular seller gibi ezberleyip bir yandan da oynamak muhteşem bir iş. Yalnızca balkon tarafına sesin ulaşmaması teknik bir problem olarak ortaya çıktı. 8. Bapta yer alan "Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı" dizeleri söylenirken uzun süre alkış aldı Yaşar Gündem. Emeğine, yüreğine sağlık.

Nazım Hikmet bu dizeleri Bursa Cezaevi'ndeyken yazdı. Yani Milli Mücadeleyi görmeden, yaşamadan bu kadar güzel anlatabildi. Hayalim odur ki bu eserin en azından 8. Bap kısmı bir gün 25 Ağustos'u 26 Ağustos'a bağlayan gece Kocatepe'de sahnelensin.