Aşk tesadüfleri seviyorsa o zaman bize açık adres bıraksın

Aşk gerçekten tesadüfleri mi sever, yoksa biz mi her acıya, her yanlışa kibarca tesadüf demeyi mi seçiyoruz?

Abone Ol

Kulağa hoş geliyor. Ne kadar güzel ve romantik bir soru gibi duruyor. Madem tesadüfleri seviyor. O zaman bize açık adres bıraksa keşke. En azından kapının önüne paspas koysa. Biz de Hoş geldin tesadüf deyip içeri buyur etsek. Ama ne gezer. Hayatımızın en önemli duygusuna dair elimizde tek bir adres bile yok. Kapı numarası yok, zil yok, harita yok. GPS sinyali bile yok. Aşk diye bir şey var diyoruz demesine de ama nereden gelir, nasıl gelir, kimin kapısını çalar? Ne yazık ki bilmiyoruz. Adresi neresi? Kalbinizin kuzeyinden dönünce? gözlerimizin tam karşısında mı? Yoksa kader kavşağında ikinci çıkış mı? Aşkın adresi yoksa, peki biz nereye gidiyoruz? Belki de bütün ömrümüz, yanlış sokaklarda doğru kişiyi aramakla geçiyor.

Aşk denilen şey tam bir oyunbaz. Bazen en yanlış anda, en doğru kişiyi önümüze bırakıyor. Bazen de en doğru kişiyi, en yanlış köşede bizden alıyor. Hani nagivasyon yeniden rota oluşturuluyor deriz ya işte aşk da hep orada çıkıyor karşımıza. Tesadüf diyoruz, ama aslında biraz saklambaç gibi. Biz gözlerimizi kapatıyoruz, o gidip kalbimizin en gizli köşesine saklanıyor. Biz onu bulduğumuzda çoğu zaman elimiz en çok titrediğinde, gözümüz en çok dolduğunda, kalbimiz en yorgun olduğunda buluyoruz. Sanki özellikle bizi hazırlıksız yakalamak için geliyor. Ama biz yine de tesadüf diyoruz. Çünkü kabullenmek daha kolay geliyor. Belki de bu aşkın bizimle oynadığı bir şaka. Belki de hayatın bize attığı en tatlı tokat.

Aşkın belki de gerçekten adresi yok. Çünkü her kalpte kendine başka bir ev kuruyor. Bir omuzda yuva oluyor, bir tebessümde balkon, bir bakışta koca bir şehir. Tesadüf dediğimiz şey belki de sadece yolları kesiştiriyor. Asıl mesele, o yolda kalabilmek mi yoksa ilk köşede kaybolmak mı? İşte kalmak, sevmek, sahiplenmek orası da bizim seçimimiz. Çünkü aşk aslında kapıyı hiç çalmaz. O anahtarı çoktan avucumuza bırakmıştır. Biz fark ettiğimiz a da artık tesadüf olmaktan çıkar. Hayatımızın en sıra dışı gerçeğine dönüşür. İşte o noktada bizlere de sorulması gereken tek bir soru kalır. Aşk gerçekten tesadüfleri mi sever yoksa biz tesadüflere aşk adını vermeyi mi severiz? Bence aşkın adresini sormak yerine kalbimize bakmalıyız. Eğer hâlâ burası benim evim diyebiliyorsak, o tesadüf değil, hayatın bize yaşattığı en güzel sürprizdir.