© Medya 03

Afyon Kalesi’nden kaya düşme riski yüksek!

AKÜ’de gerçekleşen Çarşamba sabah toplantılarında konuşan DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, “Afyonkarahisar merkezde 6,8 şiddetinde deprem bekliyoruz. Afyonkarahisar Kalesinden deprem sırasında kaya düşme riski oldukça yüksek. Etrafı çok yoğun.” dedi.

Afyon Kocatepe Üniversitesi tarafından (AKÜ) üniversite ile şehir buluşmaları kapsamında düzenlenen Çarşamba Sabah Toplantılarında “Deprem Gerçeği ve Afyonkarahisar Yapılanlar ve Yapılması Gerekenler” değerlendirildi. AKÜ Sosyal Tesislerinde düzenlenen toplantıya AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Şuayıp Özdemir ve Prof. Dr. Murat Peker, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yıldız, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DUAM) Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Müdür Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Tiryakioğlu, Genel Sekreter İhsan Ceran, akademik personel ile Afyonkarahisarlı iş ve düşünce insanları katıldı.
ÜLKEMİZE BİRÇOK ZENGİNLİK KATIYOR
Açış konuşmasının ardından DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, depremi tanımlayarak depremin faydalarından bahsetti. Depremin yerkabuğunun iç dinamikleri içerisinde gelişen bir olay olduğunu kaydeden Özkaymak, “Deprem, kabuğun kırılmasıdır. Dünyamızın aslında yaşanabilir gezegen olmasının sebebi; bu depremlerin olmasıdır. Deprem doğal bir olaydır. Bizim yaşamamız için gerekli bir olay. Aslında depremin o kadar çok faydası var ki; depremi afet olarak biliyoruz ama deprem aslında bize verilen bir nimettir. Çünkü deprem yüzde 95’in üzerinde fayların kırılması ile meydana geliyor. Ülkemizin de içerisinde bulunduğu bu kırıklı yapı aslında ülkemize birçok zenginlik katıyor” ifadelerini kullandı.
DEPREM, BİZE ÇOK FAYDA SAĞLIYOR
Depremin ve fay hatlarının faydalarını anlatan Özkaymak, şunları söyledi: “Deprem ve fay kırığı olan yerlerde verimli havzalar, verimli ovalar meydana geliyor. Fayların hareketi ile düşen bloklar, yükselen bloklar oluşuyor. Bu fay kırıkları boyunca yağan yağmurlar ve yüzey suları yerin derinliklerine iniyor. Aşağıda ısınıyor ve tekrar yukarı çıkıyor. Dolayısıyla su kaynağı çok ve bol oluyor. Göller ve dereler çok fazla oluyor. Buna bağlı olarak canlı çeşitliliği çok fazla oluyor. Bununla beraber volkanik aktiviteler de çok fazla oluyor. Çünkü yerin derinliklerindeki magmanın tek bir amacı var yeryüzüne çıkabilmek o da faylar boyunca çıkabiliyor. Volkanik alanlarda yer kabuğunun üst alanlarına çok değerli cevherleri getiriyor. Ülkemize baktığını zaman ülkemizde çıkmayan maden neredeyse yok. Bunların hepsinin temelinde plato tektoniği faylar, kırıklar yer alıyor. Bununla beraber bu faylar sürekli yer kabuğunu yeniliyor. Yeni kabuk oluşturuyor. Coğrafya, çok güzel bir coğrafya haline geliyor. Doğal güzellikler bol oluyor. Deprem sırasında meydana gelen aktivitelerde yerin derinliklerinden çıkan gazlar veya volkanik aktiviteler de atmosfer için bizim yaşamamız için aslında çok uygun gazları beraberinde getiriyor. Fay ve depremin olmadığı yerlerde çölleşme olur. Baktığınız zaman Afrika’da deprem olmuyor. Afrika’da geniş bir çöl alanı var. Çünkü kabukta bir hareket yok. Bulunduğumuz coğrafyada deprem bize çok fayda sağlıyor. Ancak biz depremlerden sonra sürekli olarak depremin zararları ve afetini konuşuyoruz.”
DEPREMİ İNSANLAR AFETE DÖNÜŞTÜRÜYOR
Depremi afete çevirenlerin insanlar olduğunu dile getiren Özkaymak, “Deprem nimettir, onu afete çeviren bizleriz. Çünkü depremden sonra binalar yıkılıyor. Binalar yıkıldıktan sonra biz onun zararını görüyoruz. Binada olan canlılar enkaz altında kalıyorlar. Hayatını kaybediyorlar. Biz, yeryuvarını tam olarak anlamış olsak ve ona uygun olarak yeryuvarında yaşasak, depremleri farklı bir boyutta konuşacağız. Çok sağlam zemin üzerine depreme dayanıklı bina yaptığımız zaman deprem ne zaman olursa olsun hiç önemli olmaz. Çok net o bina yıkılmayacaktır. Kahramanmaraş depreminde gördük ki faya çok yakın olup da sağlam zemin üzerinde olan sağlam binalar ayakta kalmış. Olay karışık değil, bizden kaynaklanıyor. Bizim binalar, genellikle depreme dayanıklı olmayan binalar ve taşıma gücü olmayan zayıf binalardan oluşuyor. Dolayısıyla deprem meydana geldiği zaman bunlar ayakta kalamıyor. Dolayısıyla afete dönüşüyor” şeklinde konuştu.
EKİP BİÇMEMİZ GEREKEN YERLERDE BİNALAR VAR
Deprem sırasında muazzam bir enerjinin çıktığını ve bu enerjiden faydalanmak için projelerin üretilmesi gerektiğini kaydeden Özkaymak, “Depremin faydalarından yararlanmak için projeler üretmemiz gerek. Ama biz hala çok fazla ilerleyemedik. Batı Anadolu’daki yerleşim alanlarımızın yüzde 80’i fayların üzerinde yüzde 80’i alüvyal tarım arazisi diye tabir ettiğimiz ovalık alanlar üzerinde. Bizim ekip biçmemiz gereken yerlerde binalar var. O alanlar kayalık alanlar olmadığı için o deprem dalgaları alüvyal ovalık alanlarda maksimum salınım yapıyor ve çok fazla hasar veriyor. Ova alandaki bir bina deprem sırasında maksimum salınım yapar. Kaya zemine deprem dalgaları girdiği zaman minimum salınım yaparak ilerler ve kayanın üzerindeki binalar bundan fazla etkilenmez” diye konuştu.
FAY YASASININ ÇIKMASI GEREKİYOR
Depremin insanlara neden zarar verdiğini açıklayan Özkaymak, gözlemlerini  şu ifadelerle paylaştı: “Ulaşım yolları çok önemlidir. Afyonkarahisar için düşündüğümüzde ulaşım yolları açık olması lazım ki anında müdahale edilebilsin. İlk 72 saat depremde çok önemlidir. İkinci nokta ise zemindir. Yerleşim alanlarımız gerçekten fayların üzerinde. Taşıma gücü zayıf zemine yerleşmişiz ve binalar eski binalardır. Dolayısıyla afet kaçınılmaz oluyor.  Yeraltı suyu seviyesi yüksek olduğu alanlarda zemin bataklık gibi oluyor sıvılaşma meydana geliyor. Üzerinde bina kalamıyor. Fayların üzerine bina yapmamamız gerekiyor ama hala bina yapıyoruz. Bununla ilgili yasal düzenlememiz yok. Fay yasası dediğimiz yasanın çıkması gerekiyor. Fay yasası geçmişi değil, geleceği ilgilendiriyor. Diğer husus ise toplumumuzun farkındalığı afetleri minimuma indirmek için çok önemli. İnsanlarımız biraz farkında olması gerekiyor. Yaşadıkları alanlar hakkında bilgileri yok. Deprem öncesi ve sonrası yapılacak hakkında çok fazla bilgileri yok. Ev alırken zeminine hiç bakmıyoruz.”
AFYONKARAHİSAR MERKEZDE 6,8 ŞİDDETİNDE DEPREM BEKLİYORUZ
Afyonkarahisar’ın deprem tarihi ile ilgili açıklama yapan Özkaymak, şöyle konuştu: “Afyonkarahisar’da kayıt altına alınan ilk deprem M.S. 94 depremi ondan sonra çok sayıda deprem var. Ama tarihsel dönem diye tabir ettiğimiz 1900 yılından önceki zaman içerisinde depremler bir aletle ölçülemediği için depremin yeri, derinliği ve büyüklüğü hakkında bilgi sahibi değiliz. Ancak o dönemlerde eli kalem tutanlar sallandı, zelzele oldu diye notlar alıyorlar. Bu bilgilere göre biz bölgede deprem olduğunu anlıyoruz. Ama depremin hangi fay üzerinden olduğunu, kaç büyüklüğünde olduğunu bilmiyoruz. Aletsel dönem dediğimiz son 120 yıllık dönem içerisinde ise artık depremin yeri net. Dinar, Sultandağı ve Çay depremlerini biliyoruz. Ama geçmiş dönem depremleri anlamamız gerekiyor. Bunun için projeler üretiyoruz. Bizim için bir fayın deprem tekrarlama periyodu çok önemlidir. Bunu bilmemiz gerekiyor. Afyonkarahisar’da sınırlı bilgimiz var. Bolvadin’de çalışma yapmıştık. Bolvadin fayının deprem tekrarlama periyodunun 1000 yıl olduğunu tespit ettik. Afyonkarahisar merkezini düşündüğümüz zaman 1876 yılından en son kırılmış. Afyonkarahisar’da çok büyük zararlar vermiş. Şiddeti 9,0 olarak söyleniyor. Büyüklük ise 6,7 civarına denk geliyor. Geçmişi analiz ederek geleceği yorumlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla Afyonkarahisar merkezde 6,8 şiddetinde deprem bekliyoruz.”
AFYONKARAHİSAR KALESİNDEN DEPREM SIRASINDA KAYA DÜŞME RİSKİ OLDUKÇA YÜKSEK
Afyonkarahisar’ın Afet Master Planına ihtiyacı olduğunu belirten Özkaymak,  “Afyonkarahisar’ın geniş bir katılımla Afyonkarahisar’ın Afet Master Planına  ihtiyacı var. Afyonkarahisar Kalesinden deprem sırasında kaya düşme riski oldukça yüksek. Etrafı çok yoğun. Bunların hepsinin önleminin alınması gerekiyor. Bunun için yol haritası yapılması gerekiyor” dedi.
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER