Ekonomi Dünyası’nda Gazeteci-Sunucu Kadir Kaplan’ın konuğu olan AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ekonomist Prof.Dr. Erdal Demirhan İran ile İsrail arasında başlayan savaşın ekonomi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
SAVAŞ BOYUTUNA GELEN BÜTÜN GELİŞMELER ALTIN VE PETROL FİYATLARINI ARTIRIYOR
Demirhan şunları söyledi: “13 Haziran’dan itibaren ilk başta çok şiddetli biçimde ortaya çıkan ama daha sonra ateşkes boyutuna gelen gelişmelere baktığımızda altın fiyatlarında çok önemli bir yükseliş oldu. Kriz dönemlerde, bu daha önceden 2022 yılı Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasında görmüştük. Hatta 2023 yılında yine Ekim ayında Hamas’ın saldırısı vardı. Daha sonra İsrail’in Gazze üzerindeki, Filistin üzerindeki bir takım atakları, savaş boyutuna gelen bütün gelişmeler altın fiyatlarını, petrol fiyatlarını artırıyor. Petrol fiyatları 80 doların üzerinde geldi, şimdi geldiğimiz noktada 70 doların altında. Şöyle genel olarak baktığımızda buradaki jeopolitik gelişmelerin bireysel yatırımcılar üzerindeki temel etkisi tabi ki altın fiyatlarında görülüyor. Altın özellikle Türkiye’de önemli bir yatırım aracı. Güvenli liman talebini karşılayan bir araç. Burada altının bundan sonraki sürecine baktığımızda jeopolitik gerilimler önemli. Çok afaki bir şey olmazsa, altın fiyatlarında çok fazla bir yükseliş büyük bir ihtimalle olmaz.”
DÜNYADA KRİZ EKSİK OLMUYOR
“Ateşkesle ilgili ilerleyen süreçte neler olacak o da belli değil.” diyen Demirhan sözlerini şöyle sürdürdü:
“İran tekrar nükleer tesislerini geliştirme amaçlı bir hamle yapacak olursa, İsrail büyük bir ihtimalle yine aynı saldırıları yapacak. Dolayısıyla altın fiyatlarında bir artış olacak. Şunu söylememde fayda var diye düşünüyorum. Portföylerde her zaman yatırımcıların belli bir miktar altın tutması gerekiyor gibi duruyor. Çünkü Dünyada kriz eksik olmuyor. Tabii ki savaşları arzu etmiyoruz ama altın önemli bir güvenli liman talebini karşılıyor. Altının rakibi Amerikan tahvilleri. Yani Amerikan tahvillerine özellikle bu dönemde bir talep ortaya çıktı. Altındaki artışı besleyen bir diğer faktörün de FED politikalarının olduğunun altını çizelim. FED’in bundan sonra uygulayacağı politikalar her ne kadar jeopolitik gelişmeler altın fiyatlarındaki yükselişi sınırlandırmış olsa da, FED’in faiz indirimi bekliyoruz. Bu sene 2 tane faiz indirimi var.”
2025 YILI TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN OLUMLU
“Powell’ın açıklamalarına baktığımızda faiz oranlarındaki bir düşmenin bundan sonraki süreçte doların aslında zayıflaması anlamına geliyor.” diyen Demirhan sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Doların zayıflaması tabi ki altın talebini de destekler nitelikte. Türkiye ekonomisine yansımalarına baktığımızda bu süreç içerisinde zayıf dolar şüphesiz Türkiye ekonomisinde özellikle kur geçişkenliğinin çok fazla olduğu bir ekonomiden bahsediyoruz. Kurların enflasyon üzerindeki olumsuz etkisini de sınırlandıracak boyutta. Amerika’daki gelişmeler Türkiye ekonomisi açısından olumlu en azından 2025 yılı için bunu söyleyebiliriz. Fakat burada şunun da altını çizelim. Amerika’da Powell’in da söylediği gibi enflasyon cephesinde olumlu gelişmeler gerçekleşiyor. Ama tarifelerin etkisiyle herhangi bir enflasyon sevki ortaya çıkarsa hatta Trump’ın Powell’a olan baskıları reailize edilirse, yani faiz oranlarını sürekli indirin diyor. Eğer 2026 Mayıs ayında FED’in Başkanı da değişecek. Powell gidecek yerine gelecek kişi Trump’ın söylemlerine dikkate alıp, itibar edip faiz oranlarını daha da hızlı bir şekilde düşürecek olursa bu tabi ki tam tersine Amerikan dolarının daha da zayıflamasına neden olabilir. Bunlar bizim açımızdan şüphesiz olumlu gelişmeler olarak gözüküyor. Türkiye ekonomisinin Amerikan dolarının zayıflaması, diğer petrolün de jeopolitik riskler çok artmadan önce 60-65 dolar civarlarında gitmesi Türkiye ekonomisi açısından olumlu bir gelişmeydi. 70 doların altına inmesi yine bizim açımızdan olumlu bir sürecin başlangıcı olarak değerlendirebiliriz. “ ifadelerini kullandı.
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.