AKÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ekonomist Prof. Dr. Erdal Demirhan Medya03’de “Ekonomi Dünyası” programında Kadir Kaplan’ın konuğu oldu. Prof.Dr.Demirhan altın, döviz, borsa ve enflasyon beklentileriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
ALTINDA 2026 YILINDA YUKARI YÖNLÜ HAREKET BEKLENİYOR
Altınla ilgili uluslararası yatırım kuruluşları, banka ve bir takım portföy yönetim şirketlerinin tahminlerinin 4 Bin 900 dolar olduğunu söyleyen Demirhan şunları söyledi: “2025 yılı altın yatırımcısı açısından gayet iyi geçti. Altın son dönemlerde, Ekim ayında çok yüksek bir seviyeye çıkmış 4.300 dolara yaklaşmıştı. Daha sonra bir düzeltme hareketi gördü. 4 Bin doların altına indi. Şimdi tekrar 4.300 dolar civarında. Buradaki temel faktör, özellikle FED'in para politikası kararları. Yakın zamanda FED politika faizini 3.50-3.75 aralığına indirdi. Burada özellikle altının rakibi dolar endeksi. Dolar endeksindeki düşmeye bağlı olarak da FED'in kararından sonra altın yukarıya doğru bir harekete başladı. Altının özellikle 2025 yılında varacağı noktanın ötesinde 2026 yılında da bu eğilimin büyük bir ihtimalle korunabileceğini söyleyebiliriz. Burada temel faktör ne? Hep ifade ettiğimiz gibi FED’in politikaları. FED'in politikalarına baktığımızda da özellikle Powell’ın son konuşmasından sonra 2026 yılında bir tane faiz indirimi bekliyoruz Amerika'da. Bu da altını yukarıya doğru itecek. Bir takım uluslararası yatırım, banka veya portföy yönetim şirketlerinin tahminlerine baktığımızda da 2026 yılı için 4.900 dolara kadar çıkmakta tahminler. Büyük bir ihtimalle 2026 yılında da bu rakamlara ulaşacak gibi duruyor.”
TÜRKİYE’DE KUR HAREKETLERİ ÇOK YÜKSEK MİKTARDA DEĞİL
2026 yılında yüzde 20’ler civarında bir kur hareketinin yaşanabileceğini ifade eden Demirhan şunları söyledi: “Türkiye'de altın yatırımcısının rağbet ettiği çeyrek, yarım ve tam altın aynı zamanda kur hareketlerinden etkileniyor. Ama kur hareketleri Türkiye'de çok yüksek miktarda değil. 2026 yılında da kurların çok yüksek seviyelere ulaşmasını beklemiyoruz. Yaklaşık olarak 2026 yılında %20’ler civarında bir kur hareketi olacak. Bunu yatırımcılar şöyle değerlendirebilir, Türk lirasına vurmak isterlerse. Bir tarafta yüzde 20’lik kur artışı ile Ons tarafındaki altın. İkisini topladığımızda toplam Türk yatırımcısının kazanacağı miktar ortaya çıkmış olur ki bu da büyük bir ihtimalle %40-50 ler ifade edilebilir”
2026 YILININ İLK ÇEYREĞİNDE BORSADA YUKARIYA DOĞRU HAREKETLER SÖZ KONUSU OLABİLİR
Borsanın 2 yıldır yerinde saydığını ifade eden Demirhan, Borsa ile ilgili değerlendirmelerinde şunları söyledi: “Borsanın 2025 yılında geleceği noktayla ilgili tahminlerimiz tuttu. Borsa yatırımcısı üzüldü. Sadece 2025 yılı için değil 2024 yılında da. Yaklaşık 2 senedir yerinde sayıyor desek yanlış olmaz. Burada faiz düşüşlerinin özellikle borsa üzerindeki bir etkisinin ortaya çıkabilmesi daha çok reel faizlerle alakalı. Enflasyon düştükten sonra ortaya çıkan faizi arındırdığımızda, buna reel faiz diyoruz. Şimdi baktığımızda reel faizler hala yüksek. Büyük bir ihtimalle 2026 yılında da en azından ilk yarısında bu eğilim korunacak gibi duruyor. Reel faizin yüksek olduğu bir ortamda borsanın zaten istenilen seviyelere gelmesi zor. Hep bahsettiğimiz gibi bir de siyasal bir takım gelişmeler, belirsizlikler. Çünkü borsa belirsizliklerden hoşlanmaz. Gelinen noktada borsa, bundan sonra hangi seviyelere gelebilir diye baktığımızda şu anda 11.300 seviyelerinde. 2026 yılında faizlere bakıyoruz! Bir yıllık mevduat faizleri ya da devlet iç borçlanma faizleri %40’a yakın. Burada %40’lık getiri sağlarsa borsa ancak faizlerden elde edilecek getiriye de başa baş gelmiş oluyor. Onun için en azından yılın ilk çeyreğinde böyle yavaş yavaş borsada yukarıya doğru hareketler söz konusu olabilir. Ama öyle borsa yatırımcısını çok sevindirecek bir gelişme öngörmüyorum. Sadece enflasyon oranında çok iyi rakamlar, veriler gelirse buna mukabil faiz oranlarında ki indirimler hızlanırsa bunun borsa üzerinde pozitif bir yansıması olacak. Ama son olarak onu da söyleyelim bu ihtimal ne kadar var diye baktığımızda çok düşük bir ihtimalin olduğunun altını çizelim.”
2026 YILINDA DA ENFLASYONLA MÜCADELEYİ KONUŞACAĞIZ
2026 yılının da enflasyonla mücadelenin konuşulduğu bir yıl olacağını söyleyen Demirhan konuyla ilgili şunları söyledi: “Merkez Bankasının faiz indirimi ister 100, isterse 150 puan olsun. Politika faizinin 38’e geleceğinin ayak seslerini daha önceden duyuyorduk. Bunun bir nedeni var O da şu: Kasım ayı enflasyon oranı beklentilerin çok altında 0,87 geldi. 1,3 bekleniyordu. Ekim ayı enflasyonunda yine aynı şekilde. Enflasyon oranında aylık bazda düşüşler gerçekleşince faiz indirimini de bir anlamda tetiklemiş oldu. 2 gün önce sanayi üretimi verileri açıklandı. Şöyle bir genel çerçevede baktığımızda Türkiye'de sanayi üretiminin hâlâ cılız seviyesini koruduğunu görüyoruz. Merkez bankasının para politikası kararlarında sanayi üretiminden ziyade özellikle enflasyon verileri dikkate alınmakta ve karar metnine baktığımızda da merkez bankasının politika kararının arkasında son dönemlerdeki enflasyon oranındaki beklenenden daha düşük gerçekleşmelerin altının çizildiğini görüyoruz.
Gelecek sene acaba faiz oranları düşecek mi? Bunu şimdiden ifade edelim: Tabii düşecek. Neden enflasyon oranında düşüşler devam edecek? Bu düşüşler çok istenilen merkez bankasının tahmini olarak ifade edilen seviyelere gelecek mi? Gelmeyecek. Ya da vatandaşları böyle rahatlatacak, artık enflasyon sorunundan kurtulacağız ve satın alma gücümüzü artıracağız dediğimiz noktalara ulaşmayacak enflasyon.
Bu seneyi %31’lik enflasyonla kapatmış olacağız büyük ihtimalle. Gelecek sene de %20-25 bandında olacak gibi gözüküyor. Bu da şu anlama geliyor. Şu anki 38 lik politika faiz oranında büyük bir ihtimalle 30-32 bandında bir seviyede konuşlanacak gibi duruyor. Yani 2026 yılında elcümle yine enflasyonla mücadelenin çok konuşulduğu bir yıl olarak geçireceğiz.”
TÜRKİYE’DE ENFLASYON BEKLENTİLERİ HENÜZ KIRILAMADI
Hane halkının yüzde 55 oranında bir enflasyon beklentisinin olduğunu ifade eden Demirhan şunları söyledi: “Tarımsal üretimin yüzde 12 küçülmesi ciddi anlamlara sahip. Gıda enflasyonun bir türlü belinin kırılmaması, gıda fiyatlarındaki artışın devam ediyor olması burada temel unsur. Türkiye'de enflasyon oranı neden istenilen seviyelere inmiyor diye baktığımızda! Sadece gıda fiyatlarıyla ilgili olmadığını, aynı zamanda enflasyon beklentileriyle de ilgili bir yönelim olduğunu ifade edelim. Şimdi elimizdeki en son enflasyon beklentilerine baktığımızda bir tarafta reel kesimin enflasyon beklentilerine bakıyoruz %33’lerde. Hane halkına bakıyoruz %55 işlerde. Bir sene sonra hane halkı %55 oranında bir enflasyon bekliyor. Bu bakımdan şüphesiz enflasyonun yüksek olmasının temel nedenleri arasında gıda fiyatları, kuraklık vs. Bunlar önemli faktörler ama onlardan daha önemli olan faktörlerden birincisi: Enflasyon beklentilerinin Türkiye'de henüz kırılmamış olması. Bir de hep bahsettiğimiz kamu maliyesi tarafında enflasyonu tam anlamıyla destekleyici politikaların uygulanmıyor olması.” ifadelerini kullandı.
Programın tamamını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=UQNoLHn9rvA





